ABD-İsrail ilişkileri Donald Trump Başkanlığı ile alevler içinde mi kalacak?
İsrail yönetimi şimdi ABD Başkanı Donald Trump'ın mirasını ve Ortadoğu'daki büyük ayak izini hesaba katmak zorunda.
Siyonist İsrail'den Washington'daki ayaklanmaları izlerken kalabalıkta birkaç İsrail bayrağı görülebilir. Binlerce Amerikan bayrağı, Konfederasyon bayrakları ve diğerlerinden sadece birkaç tane vardı. Ancak İsrail’in mavi Davut yıldızlı bayrakları oradaydı, dünyanın dört bir yanındaki insanların televizyon ekranlarında, kablolu yayın yapan haberlerde ortaya çıkan sahneleri izliyorlardı.
Kongre’deki fırtına ve seçimlerin ABD Başkanı Donald Trump'tan “çalındığı” yönündeki asılsız iddiaların İsrail ile hiçbir ilgisi yok.
Ancak İsrail, Trump'ın mirasını ve Ortadoğu'daki büyük ayak izini hesaba katmak zorunda kalacak.
Son dört yıla baktığımızda Trump, işgalci İsrail'in istek listesinden birbiri ardına birçok politikayı kontrol etti.
Trump yönetimi Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdı. İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıdı. İsrail ile Filistinliler arasında Başbakan Benyamin Netanyahu'nun yazdığı gibi bir barış planı ortaya koydu.
Trump yönetimi, Siyonist göçmenlere ait yerleşimlerin yasadışı olmadığını ilan etti. BM kararlarına göre işgal altındaki Kudüs'te doğan İsraillilerin pasaportlarına “İsrail” yazmasına ve Judea ve Samiriye'de üretilen ürünler için “İsrail'de üretildi" demesine izin verdi.”
Trump yönetimi, İran'a nükleer bombaya yol açan anlaşmayı terk etti yaptırımları daha fazla yaptırım ile değiştirdi. İran'ı İsrail ile tarihi bir barış anlaşması imzalamak için düşman olarak gören bölgedeki diğer ülkeleri de ikna etti.
Başından beri, Netanyahu ve İsrail'deki diğerleri, dalkavukluğa duyarlı olduğu bilinen kibirli ve kendini beğenmiş cumhurbaşkanına (!) övgüler yağdırdı.
İltifatların gerçek olmadığından değil. Başbakan Netanyahu, bu siyasi oyunları Cumhurbaşkanı Trump’tan aldı.
Kamuoyu yoklamaları defalarca İsraillilerin çoğunun Trump'ı onayladığını gösterdi. Bir noktada, anketler İsrail'in tüm dünyada Trump'ı en çok seven ülke olduğunu gösterdi.
Bu etki, İsrail ve Trump'ı destekleyen son ABD politikaları arasında tam bir kimlik ile birlikte İsrail ve Trump arasında neredeyse tam bir kimlik imajının yaratılmasıydı.
Trump, başkanlığını Amerikan demokrasisinin sembolüne şiddetle saldıran destekçileriyle bitirdiğinde, ABD-İsrail ilişkisi onunla birlikte aşağı inecek mi?
İsrail'in liderliği, yeni başkan Joe Biden'in cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandığı ve İsrail'i daha güçlü hale getiren politikalarına dayanırken bile Başkan Trump'tan uzaklaşmaya başladığı aylar önce yapması gereken bir şeyi yapmaya başlamak akıllıca olacaktır.
Netanyahu, Trump söz konusu olduğunda her zamanki gibi etkili kaldı. Bunu yapmanın ardındaki mantık açıktı. Ne de olsa, eski Başkan Barack Obama, topal bir ördek iken İsrail'i kınayan bir BM Güvenlik Konseyi kararının geçmesine izin vermek için zararlı bir adım attı. Trump hala görevde iki buçuk ay kaldığında, İsrail'e yardım etmek ya da ona zarar vermek için zamanı vardı. Ve o zaman, İran'a karşı daha fazla yaptırım gördük, ayrıca Fas'ın İbrahim anlaşmalarına katıldığını gördük.
Netanyahu'nun Capitol'daki şiddeti kınadıktan hemen sonra Perşembe günü gelen Trump'a övgülerini açıklamak çok daha zor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson veya Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gibi diğer liderler o kadar ileri gitmediğinde Trump'ı kınamak zorunda kalmadı, ancak her zamanki amigo kızlarını tonlayabilirdi.
Geçtiğimiz dört yıl boyunca, birçok Amerikalı Yahudi de dahil olmak üzere birçok insan, Trump'ın son derece bölücü bir figür olduğu ve Netanyahu'nun İsrail'in vagonunu ona bağlamaması gerektiği konusunda uyardı. Yine de, Netanyahu İsrail'in çıkarlarını teşvik etmek için elinden geleni yapmasaydı, bu bir görev ihlali olurdu. Netanyahu, Trump yönetimini İsrail için iyi olduğuna inandığı şeyleri başarmak için eşsiz bir fırsat olarak gördü.
Ve anketin gösterdiği gibi, Trump'ın İsrail için iyi şeyler yaptığını düşünen sadece Netanyahu değil. Kudüs ve Golan'ın tanınması, İran anlaşmasıyla ilgili endişeler ve İbrahim anlaşmalarına destek, İsrail'de yakın fikir birliği görüşleridir.
Bu politikalardan bazıları ABD'de iki partili destek bile aldı. Örneğin, cumhurbaşkanı seçilen Biden, ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşımak için çağrıda bulunan orijinal tasarıyı imzalayan Kongre üyelerinden biriydi ve geri taşımayacağını söyledi. Biden ayrıca İbrahim anlaşmaları hakkında olumlu konuştu.
İsrail'in Ortadoğu'daki normalleşmesine geniş destek ve İsrail'in son dört yılda atılan adımların çoğuna verdiği konsensüs desteği -atıldığında Cumhurbaşkanı değildi - İsrail liderliğinin bu kazanımları korumak için vurguladığı şey olmalıdır.
Biden İsrail'e desteğini itiraf etti ve hatta Netanyahu hakkında sevgiyle konuştu. Ancak İsrail, Trump'tan önce gelen ve sadece yoğunlaşan iki partili desteği sürdürmede zorluklarla karşı karşıya kaldı ve Demokrat Parti'nin en solunda askeri yardım ve İsrail'e önemli zarar verebilecek diğer politikaları kesmek için çağrıda bulundu. Partinin bu kanadı hala bir azınlıktır, ancak Demokratlar her iki Kongre evinin kontrolünü kazanırken, İsrail muhtemelen bu meydan okuma ile uğraşmak zorunda kalacaktır.
Ve bu meydan okuma, İsrail'in kendisi ile Trump arasında gün ışığı koymak ve iki partili desteği yeniden inşa etmek için zor bir görev üstlenmesiyle büyüyecek, özellikle de Trump, dünya onun etrafında yanıp dönerken Amerikan bölünmelerinin kemanını çalacak Son Gün Nero olarak görevine son verecek gibi..
/Lahav Harkov
//The Jerusalem Post’tan tercüme ve edit Abdullah Yiğit