Gazze'deki hükümetin medya ofisinden yapılan açıklamada, katil İsrail ordusunun Gazze'de tüm sınır kapılarını kapatarak Filistinlileri aç bırakma politikasını 77 gündür sürdürdüğü vurgulandı.
Filistin halkına yönelik bu "sistematik aç bırakma" politikası kapsamında Gazze'nin orta kesimindeki Deyr el-Belah'ta bir gıda yardım deposunun bombalandığı, 5 kişinin şehit olduğu, çok sayıda kişinin de yaralandığı kaydedildi ancak saldırının ne zaman gerçekleştiğine ilişkin bilgi verilmedi.
Son saldırıyla birlikte gıda alanında şu ana kadar vurulan yerlerin sayısının 29'u aşevi, 39'u yardım dağıtım merkezi olmak üzere 68'e yükseldiği aktarıldı.
Bu tür saldırılarda gıdaya ulaşmaya çalışan yüzlerce kişinin şehit olduğu vurgulanan açıklamada, bu kanlı tablonun, "soykırım, abluka ve aç bırakma" üzerine kurulu İsrail'in gerçek yüzünü ortaya koyduğu belirtildi.
Açıklamada, uluslararası toplumun sessizliğinin, bir halkın açlıktan ve bombardımandan ölmesine ortak olması anlamına geldiği dile getirildi.
Soykırım ve katliam çağrısı
İsrailli Siyonist milletvekili Michal Waldiger ise Gazze'de tüm Filistinlilerin çocuklar da dâhil olmak üzere potansiyel tehdit olduğunu öne sürdü.
Waldiger, "İsrail’e zarar vermek isteyen herkes, çocuklar dâhil, öldürülmelidir" dedi. Waldiger’in, çocuklar dâhil sivillerin hedef alınmasını savunan açıklamaları uluslararası kamuoyunda sert tepkiyle karşılandı. Waldiger’in sözleri, insan hakları örgütleri tarafından nefret suçu olarak değerlendirildi.
Soykırımcı İsrail’in Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü askeri operasyonlar dünya genelinde protestolarla karşılanırken, Siyonist İsrail parlamentosu Knesset’te yapılan bir konuşma uluslararası kamuoyunun tepkisini çekti. Aşırı sağcı Ulusal Dini Parti-Dini Siyonizm Milletvekili Michal Waldiger, Gazze’deki Filistinli sivillere yönelik şiddeti savunan ifadeleriyle gündeme oturdu.
Knesset’te düzenlenen oturumda, Arap kökenli milletvekili Ahmad Tibi’nin, Gazze’de öldürülen çocuklara dikkat çeken konuşması üzerine söz alan Waldiger, bölgedeki tüm Filistinlilerin çocuklar da dahil olmak üzere potansiyel tehdit olduğunu öne sürdü. Waldiger, "İsrail’e zarar vermek isteyen herkes, çocuklar dahil, öldürülmelidir" diyerek tepkilerin odağına yerleşti.
Gazze'deki sivil can kayıplarına dair yapılan eleştirilere karşılık veren Waldiger, 7 Ekim 2023’te yaşanan saldırıları gerekçe göstererek Gazze’deki sivillerin tamamını “düşman” olarak nitelendirdi. “Gazze'de masum kimse yok” diyen Waldiger, Hamas’ın sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını iddia ederek saldırıların meşru olduğunu savundu.
Waldiger’in açıklamaları, özellikle çocukları hedef alan söylemleri nedeniyle dünya çapında sert tepkilere neden oldu. İnsan hakları kuruluşları, söz konusu ifadelerin uluslararası hukuka ve savaş suçları normlarına aykırı olduğunu belirterek “nefret suçu” niteliği taşıdığı yönünde açıklamalarda bulundu.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok uluslararası kurum, sivillerin ve çocukların korunmasının uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerinden biri olduğunu hatırlatarak, politikacıların bu sınırları aşan açıklamalardan kaçınması gerektiğini vurguladı.
Waldiger’in sözleri soykırımcı İsrail iç siyasetinde de tartışma yarattı. Bazı muhalefet milletvekilleri, sivillere yönelik bu tür açıklamaların İsrail’in uluslararası itibarını zedelediğini ve askeri operasyonlara meşruiyet kazandırmak yerine tersine etki yarattığını ifade etti.
Gazze’de yaşanan insani kriz sürerken, bölgede sivilleri hedef alan açıklamaların giderek daha fazla uluslararası incelemeye tabi tutulacağı öngörülüyor. Waldiger’in sözlerine ilişkin herhangi bir disiplin süreci başlatılıp başlatılmayacağı ise şimdilik belirsizliğini koruyor.
/Rast