Filistin Ekonomi Bakanı Halid el-Useyli ve Hükümet Sözcüsü İbrahim el-Mulhim'in yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testinin pozitif çıktığı bildirildi.
Filistin Yönetimi Ekonomi Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre; Bakan Useyli'de Kovid-19 tespit edildiği ve sağlık durumunun stabil olduğu ifade edildi.
Hükümet Sözcüsü Mulhim'in oğlu da, yaptığı açıklamada, babasının Kovid-19 testinin pozitif çıktığını evde kendisini karantinaya aldığını söyledi.
Resmi rakamlara göre Filistin'de Kovid-19 vaka sayısı 199 bin 769'a ulaşırken salgından hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin kişiyi buldu.
İşgalci rejim İsrail’de eşitsizlik hayatın her yönünde göze çarpıyor.
Doğu Kudüs'teki Augusta Victoria Hastanesi'nde çalışan Doktor Fadi El Atraş, "Ben aşı oldum ama rahatlayamadım. Bir eşitsizlik sorunu var." diyor.
Siyonist rejim İsrail'de, El Atraş'tan çok da uzak olmayan bir noktada halk, dünyanın diğer tüm bölgelerine kıyasla daha hızlı aşılanıyor. Ancak Fadi El Atraş'ın çalıştığı yerde, İsrail rejimi tarafından işgal edilen Filistin topraklarında çok farklı bir manzara var.
Dr. El Atraş, "Hastalarımıza, Batı Şeria ve Gazze'deki ailelerimize aşı yapamıyoruz. Siz kendiniz aşı olup, halkınızın diğer kesimleri aşı olamadığında mutlu olamıyorsunuz" diyor.
Siyonist rejim İsrail, Dr. El Atraş gibi doktorlara aşı yapıyor ama Batı Şeria ve Gazze'den gelen hastalar aşılanmıyor.
Siyonist rejim İsrail, Cenevre Sözleşmesi'ne göre işgal altındaki tüm Filistin topraklarında yeni tip koronavirüs salgınına karşı koruyucu tedbirler alması gerekirken Filistinlileri kaderine terk ediyor.
Uluslararası insancıl hukuka ilişkin temel belgelerden 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nin 56. maddesine göre işgalci devlet, işgal ettiği topraklarda halkın sağlığını korumak ve salgın hastalıklara karşı koruyucu ve önleyici tedbirleri almak zorunda.
Ancak Filistinlilerle alakalı uluslararası hukuku görmezden gelen ve pek çok sözleşmeyi ihlal eden işgalci rejim İsrail, Kovid-19 sürecinde de bu tutumunu sürdürüyor. Sözleşme'ye göre işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında da Kovid-19 aşısını temin etmesi gereken İsrail, bu konuda adım atmıyor.
Siyonist rejim İsrail'de 20 Aralık'ta Kovid-19'a karşı toplu aşılamaya başlanırken, önlemler işgal altındaki Filistin topraklarında ise uygulanmıyor.
Sınır kapılarına hakim olan, üstüne bir de Filistin yönetiminin çeşitli kaynak ve gelirlerine el koyan işgalci rejim İsrail, Kovid-19 aşısıyla ilgili Filistin yönetiminden kendi işini kendisinin görmesini istiyor. Üstelik Filistin yönetimi, İsrail'in onayı olmadan bölgeye aşı sokma özgürlüğüne ya da aşıyı temin edecek ekonomik güce de sahip değil.
Filistin Sağlık Bakanı Mey Keyle de 17 Aralık'ta Filistin televizyonunda yer alan açıklamasında, Kovid-19 aşısı için İsrail tarafıyla koordinasyon gerektiğine işaret ederek, "Biz işgal altında olan bir devletiz. İşgalciler sınır kapılarını kontrol altında tutuyor. Bu nedenle iş birliğinin yeniden aktifleştirilmesi üzerine İsrail tarafıyla iletişime geçtik. Aşıların girişinde kolaylık sağlayacaklarını ilettiler. Bu onların da yararına." ifadelerini kullanmıştı.
Keyle, Filistin yönetiminin Kovid-19 aşısını birkaç kaynaktan temin etmeye çalıştığını, konuyla alakalı Rusya ve Çin'in yanı sıra Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile de doğrudan iletişime geçildiğini açıkladı.
//Abdullah Yiğit