İşgalci rejim İsrail ve Arap/Müslüman olmalarına rağmen Filistin'in işgali ve Kudüs’ün ilhakından rahatsız olmayan Siyonist sever Körfez ülkeleri arasında savunma işbirliği mümkün.
Üst düzey bir İsrail güvenlik yetkilisi, İsrail yönetiminin yakın zamana kadar Siyonist Yahudi devletinin resmi muhalifleri olan Arap devletleriyle askeri olarak işbirliğine açık olduğunu söyledi.
Füze Savunma kurumuna başkanlık eden Moshe Patel, İsrail ile Körfez'deki yeni bulunan müttefikleri arasındaki olası füze teknolojisi değişimleri hakkında kendisine sorulan bir soruya karşılık, “bu bilgi paylaşılabilir.”, ”elbette birçok avantaj var " açıklamasında bulundu.
Patel'in sözleri, Kudüs'ün savunma ile ilgili test ve son başarılı askeri tatbikat sonrasında yapıldı. Hem Siyonist İsrail hem de Amerikan füze ajanslarının temsilcilerinin katılımıyla yürütülen kapsamlı kara ve deniz tabanlı tatbikat, aynı anda Iron Dome, David'in Sling ve Arrow sistemlerini test ederek füze sistemlerinin uyarlanma ve değiştirile bilirliğini kanıtladı.
Körfez ülkelerinden füze savunma işbirliği konusunda çalışmalar yapıldığını kabul edilirken Patel, konunun Kudüs ve Washington'daki hükümetler tarafından gözden geçirilmesi ve onaylanması gerektiğini ve yakın gelecekte de somut ilerlemelerin beklenmemesi gerektiğini belirtti.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde politika görevlisi olan Hugh Lovatt,”Savunma alanı da dahil olmak üzere İsrail teknolojisine erişim konusunun bu yaz ABD öncülüğünde başlayan İsrail ile Körfez ülkeleri arasında başlayan normalleşme anlaşmalarının önemli bir itici gücüdür " dedi.
"İran'ın füze ve drone yetenekleri ve bölgesel silahlı aktörlere transferleri konusunda Körfez Arap ülkeleri giderek daha fazla endişe duyuyorlar. Yemen Ensarullah Hareketi tarafından Suudilerin stratejik konumlarına karşı tekrarlanan füze saldırıları -İran ve vekillerinin Aramco'ya karşı Eylül 2019 düzenlediği saldırı, ABD'nin önemli bir tepkisinin olmaması ile birleştiğinde- Arap/Körfez ülkelerindeki bu güvenlik açık ve endişelerinin haklılığını da ortaya koyuyor.”
Geçen hafta Fas, BAE, Bahreyn ve Sudan'a katılarak İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmayı kabul eden dördüncü Arap devleti oldu. Sözde İbrahim barış anlaşmaları Ortadoğu'da yeni fay hatları çizdi ve her iki tarafa da yakın ticaret, ekonomik ve diplomatik ilişkiler kurma sözü verdi.
“Bu ülkelerin ortak çıkarlarının İran tehdidi (!) olduğu çok açık ve bu kesinlikle işbirliği için bir sebep. Daha önce işbirliği olsaydı beni şaşırtmazdı. Bu sadece doğal,” açıklamasını yapan Bar-İlan Üniversitesi Ortadoğu çalışmaları bölümünden Prof. Joshua Teitelbaum, medyaya verdiği demeçte, ”İşler olumlu yönde gelişirse, Arap ülkelerinde [Siyonist askeri güç] personel veya füze rampaları [konuşlandırılamaması] için hiçbir neden yoktur” dedi.
Geçen ay, ABD başkanlık seçimlerinin ardından, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Veliaht Prens Muhammed bin Salman ile görüşmek üzere Suudi liman kentine gizlice bir uçuş gerçekleştirdi. İkili, ABD’de cumhurbaşkanı seçilen Joe Biden'in Beyaz Saray'a girişi öncesinde bölgesel meseleleri tartıştı.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca, Riyad, İran ve vekilleri tarafından bölgede gerçekleşen birçok askeri operasyonlarla karşı karşıya kaldı ve Yemen merkezli Şii Husilere ait Ensarullah Hareketi, Suudi Arabistan limanlarında demirlemiş petrol tankerlerini dronlarla hedef aldı. 2019'da da bir Aramco petrol tesisi, Tahran veya müttefiklerine ait dron saldırısı ile vurulmuştu.
The Jarusalam Post'un verdiği habere göre, Moshe Dayan Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi'nden Dr. Joshua Krasna, Washington'un onlarca yıldır hem İsrail hem de Körfez ülkeleri ile füze savunma Konularında İşbirliği yaptığını belirtti.
“Tüm bu ülkeler ABD yörüngesinde kalmadan ve daha çok bölgesel yeteneği üzerine inşa edilecek olan alternatif bir güvenlik inşa etmeyi düşünmeye başladı,” diyen Krasna, İsrail hükümeti için bir stratejik analist olarak görev aldı ve bazı elçilikler ile de yakın çalışma mesaisi yaptı.
İsrail'in bu tür bir işbirliğinden ne elde edebileceğine sorusuna gelince Krasna İran'ın Ortadoğu'ya yönelik tehdidini zayıflatmak için cazip bir fırsatın ötesinde, “Körfez bölgesinde çok para var. Bu İsrail endüstrileri için çok cazip olabilir.” dedi. Ancak uzmanlar, yakın zamana kadar İsrail'e düşman olarak kabul edilen ve var olma hakkını dahi tanımayı reddeden uluslarla askeri sırların ve teknolojilerin paylaşılmasının risksiz de olmadığını söylüyor.
İsrail, niteliksel askeri kenarını bölgesel komşulara karşı -hatta barış anlaşmaları imzalamış olanlara karşı-korumaya hevesli " diye açıklama yapan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde politika görevlisi olan Hugh Lovatt “İsrail (ve ABD) tarafından herhangi bir teknoloji satışı bu düşünceye karşı, bu tartışılır. Ancak, savunma füze teknolojisinin satışı muhtemelen kabul edilebilir. İsrail, Körfez ülkelerinin İran ve vekillerinin füze saldırılarına karşı kendilerini daha iyi savunma kapasitesini artırarak, kendi çıkarlarına da hizmet ettiğini de hesaplayacaktır.” görüşünde.
Krasna’ya göre; "Özellikle BAE'de büyük bir İran varlığı var. Körfez Şeyhliği Dubai İran'ın önemli bir ticaret ortağıdır ve geçmişte İran’ın yaptırımları atlatmasına yardımcı olmakla suçlanmıştır. Geçmişte İsrail, askeri ürünlerini biraz azaltılmış veya değiştirilmiş bir kapasite ile satarak bu tür zorlukların üstesinden gelmeyi başardı ve küçük değişiklikler ile askeri avantajın tehlikeye girmemesini sağladı.”
Geçtiğimiz ay ABD Senatosu, BAE'ye gelişmiş silah ve F-35 savaş uçağı satışına karşı çıkan ve 23 milyar dolarlık silah anlaşmasının önünü açan bir öneriyi reddetti. Anlaşmanın, BAE'nin İsrail'i tanıma anlaşması karşılığında, askeri yetkililerin Savunma Bakanlığı bilgisi olmadan Ağustos ayında Netanyahu tarafından onaylandığı bildirildi.
“Bu anlaşmaları sadece politika için yapmak istemezsiniz, gerçek bir avantaj elde etmek de istersiniz." diye açıklama yapan Teitelbaum’a göre, “Bu sadece teknoloji değil. İsrail şimdi [İran'a potansiyel bir operasyon için] havada yakıt ikmali yapmak yerine BAE'deki üsleri kullanabiliyorsa, bu aynı zamanda askeri strateji ve güvenliğin bir parçasıdır. Bu denklemde birçok husus var.”
Füze savunma işbirliğinin Ortadoğu görünümünü önemli ölçüde değiştirip değiştiremeyeceği bu tartışmalar sonrasında görülecektir.
“Füze karşıtı teknolojinin satın alınması, İran'ın bölgesel politikasını ve duruşunu önemli ölçüde etkilemeyen taktiksel bir değişikliği temsil ediyor." açıklamasında bulunan Lovatt’a göre, "Bununla birlikte, elbette İran, İsrail ve Körfez ülkelerini bir araya getiren daha geniş bölgesel bir ittifak projesini kendine meydan okuma olarak görüyor.” düşüncesinde.
Körfez ülkeleriyle sınırlı konularda sessizce etkileşime girmeye devam etmek, Biden yönetimi altında, siyasi diyaloğu yeniden başlatmak ve bu devletlerle çatışmayı azaltmak ve muhtemelen onları daha sert İsrail pozisyonlarından uzaklaştırmak Siyonist İsrail rejimi için önemli bir avantaj…
//Abdullah Yiğit