Filistin İslami Direniş Hareketi/Hamas
İki temel referans: İslamcılık ve Filistin milliyetçiliği
“Müslüman Kardeşler Teşkilatı/İHVAN’ın Filistin kolu olarak bilinen Hamas, adını Arapça Harakat al-Mukavama al-Islamiya (İslami Direniş Hareketi) kelimelerinin ilk harflerinin bir araya gelmesinden alıyor.
“Hamas” aynı zamanda Arapça'da “hamiyet” (Türk Dil Kurumu'na göre, bir insanın yurdunu, ulusunu, ailesini koruma çabası) ve “şevk” anlamına geliyor. Hareket, “İslamcılık” ve “Filistin” milliyetçiliği gibi iki temel ideolojiyi kendisine referans alıyor.
Kısa dönemli amacı İsrail’in Filistin topraklarından çekilmesini sağlamak olan örgütün, uzun dönemdeki hedefi, işgalci Siyonist İsrail rejimini önceleyerek 1948 sınırlarını esas alan İslami bir Filistin devleti kurmak.
1987 yılında Şeyh Ahmet Yasin tarafından I. İntifada'nın hemen öncesinde kurulan Hamas kendini “İşgalci İsrail'e karşı direniş” örgütü olarak nitelendiriyor. Buna karşın Hamas, ABD ve onun teşvik/baskısıyla AB, Kanada, Japonya gibi ülkeler tarafından “terörist” bir örgüt olarak kabul ediliyor. Hamas'ı “askeri niteliği olup (paramilitary) orduya bağlı olmayan örgüt” olarak tanımlayanlar da var.
Hamas'ın El Kaide/Nusra vb’den farkı
Hamas, El-Kaide gibi örgütlerden farklı olarak direniş ve askeri opearsyonlarını her zaman işgal altındaki Filistin toprakları içinde gerçekleştirdi. Fakat saldırılarında sivilleri de hedef almaktan çekinmedi. İslami/dini boyutta tartışılan intihar bombacıları da Hamas'ın İsrail rejimine karşı operasyonlarında kullandığı unsurlardan biri oldu. Siyonist İsrail rejimi birçok Hamas yöneticisini suikast ve saldırılarla şehit etti.
Temelde İslami bir hareket olan Hamas, bünyesinde farklı unsurları da barındırıyor. Amerika'nın insiyatifi ile başlayan Oslo Barış Süreci'ne karşı çıkan birçok unsur da Hamas içinde yer alıyor. Oslo sonrasında Filistin yönetiminin yolsuzlukları, İsrail işgal ve terörü altında bir Filistin yönetimi planına Filistinlilerin karşı çıkması ve planın hayata geçirilmesindeki sıkıntılar Hamas'ın bölgede giderek güçlenmesini sağladı.
2005 yazında İsrail'in Gazze'den çekilmesi sonrasında Filistin içinde Hamas'a destek büyük oranda arttı. İsrail'in 2000 yılında Lübnan'dan çekilmesi (Hizbullah'ın da oynadığı rolle) Filistin halkında silahlı mücadele ve direnişin işgalci İsrail'e karşı en etkili çözüm olacağı anlayışının yerleşmesine neden oldu.
Seçimle İktidar Oldu
Hamas askeri güce dayalı bir örgüt almaktan ziyade, meslek ve ticaret odası, üniversite öğrenci seçimleri gibi yerel düzeydeki birçok “demokratik” seçimi kazandı. Filistin halkı tarafından taban bulması 2006 seçimlerinde Hamas'ı iktidara da taşıdı.
İsrail'i tanımayan bir Filistin hareketinin yönetime gelmesi Filistinlilerin Batı kaynaklı dış desteği kaybetmesine sebep oldu. Filistinlilere sağlanan bazı maddi yardımlar kesildi ve Filistinliler işgalci rejimin askeri ve ekonomik ablukası ile karşı karşıya kaldı.
İsrailli asker Gilad Şalit'in Hamas tarafından kaçırılması sonrasında İsrail rejimi birçok Hamas yetkilisini tutuklayarak çok sert tepki verdi.
2007 Haziran'ın ise Filistin Yönetiminin temelini oluşturan (FKÖ) El-Fetih ve Hamas arasındaki iç anlaşmazlık sonrasında parti Gazze'de kontrolü ele geçirdi. Filistin Yönetimi Lideri Mahmut Abbas da Hamas hükümetini feshetti. Bu arada Gazze'de kontrolü ele geçirmiş olan Hamas, işgalci İsrail'e roket göndermeye devam etti. Bunun üzerine İsrail 2008 yılının sonunda Gazze'ye “Dökme Kurşun Operasyonu” düzenleyerek 22 gün süren bir işgal ve saldırıda binden fazla kişiyi şehit etti ve beş bine yakın kişiyi de yaraladı.
Bu saldırıdan sonra İsrail rejimini ilk tanıyan ve bölgede İran dışında Arap olmayan 2. devlet Türkiye ve işgalci İsrail'in de arası açıldı.
Toplumsal Dönüşüm ve Hamas
Hamas'ın ortaya çıkışı aslında Filistin toplumunun dönüşümüne de işaret ediyor. Bu geniş bir sosyo-ekonomik zeminde gözlenen değişimin politikaya yansımasıydı. 2006 seçimlerinde elde ettiği başarı, sadece Oslo barış süreci karşıtı ve İslamcı temel yapısının dışında, orta ve alt-orta sınıfta kazandığı tabandan da kaynaklanıyordu.
Filistin'deki kentleşme ve işgalci İsrail rejiminin kuşatması ve bunun sonucundaki yoksullaşma, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, Filistin'de de dini tercih ve direniş için önemli bir zemin yarattı.
Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre halen Filistin nüfusunun yarısından fazlası yoksulluk sınırının artında yaşıyor. BM kayıtlarına göre; Filistinliler günde 2 dolardan daha az bir parayla yaşamlarını sürdürüyorlar.
Aslında bu orta ve alt-orta düzeyde yeni ortaya çıkan sınıf, kendi haklarını aramak düşüncesiyle güce talip oluyordu. Hamas'ın kurucularının hemen hemen hepsi üniversite mezunu.
Hamas'ın kurucuları öğretmen, hekim, mühendis gibi meslek gruplarından geliyordu. Başbakan İsmail Haniye, 1998 yılında İslam Üniversitesi'nde dekandı. 2006 seçimleri sonrasında iktidara gelen 24 kişilik kabinede yer alan Hamas'ın 7 üyesi üniversite diplomalarını ve doktoralarını ABD'den almıştı.
Sonuçta sadece işgalci İsrail'e karşı savaşmayan, aynı zamanda Filistinliler için bazı sosyal yardım ve eğitim hizmetlerini de üstlenen bir teşkilat ortaya çıktı. Yerlerinden edilmiş mülteciler ve Filistin toplumunun dönüşmesiyle beraber Hamas bölgede giderek daha fazla destek buldu.
Şeyh Yasin'in Hayatı ve Hamas
Hamas'ın nasıl kurulduğunu anlamak için öncelikle kurucusu Şeyh Ahmet İsmail Hasan Yasin'in hayatına bakmak gerekir.
Ahmet Yasin, 1938 yılında İngiltere Manda Yönetimi altında bulunan Güney Filistin'deki El Majdel sahil kasabasının yakınlarındaki El Cevra (Al Jourah) köyünde doğdu.
El Majdel, şimdi işgalci İsrail'in Aşkelon kentidir. Babası Abdullah, Yasin 3 yaşındayken öldü. 1948 yılında yaşanan çatışmalar sırasında, annesi dahil, babasının 4 eşiyle birlikte Gazze'ye kaçtılar. Aile burada El-Şati Mülteci Kampı'na yerleşti.
Gazze’deki Hatip
Hamas'ın kurucusu ve karizmatik lideri Yasin, 1952 yılında arkadaşıyla güreş yaparken sakatlandı. Boynu 45 gün alçıda kaldı. Omuriliği zedelenmiş, felç olmuştu, yaşamının kalan bölümünde ellerini ve kollarını kullanamayacaktı. Kahire'deki El Ezher Üniversitesi'nde okumak için başvuru yapmasına rağmen kötüye giden sağlığı yüzünden eğitimini sürdüremedi ve evde çalışmak zorunda kaldı. Bu sürede felsefi sorunlar, din, siyaset, sosyoloji ve iktisat üzerine okuma yaptı. Bu eğitim, haftadan haftaya verdiği cuma vaazlarına yansıdı ve Yasin'i Gazze Şeridi'nde tanınan en iyi hatiplerden biri haline getirdi.
İşsiz geçen yıllardan sonra Gazze'deki El Rimai İlkokulu’nda Arap dili öğretmeni olarak işe girdi. Düzenli bir işe sahip olduktan sonra 1960 yılında evlendi.
Mısır devrimi sırasında Müslüman Kardeşler Örgütü'nün üyelerinin toplu olarak tutuklanmasından sonra Cemal Abdül Nasır'ın yasakları, İhvan teşkilatının faaliyetlerini o zamanlar Mısır kontrolünde bulunan Gazze Şeridi'ne kaydırdı.
1966 yılında Müslüman Kardeşler'e üye olduğu gerekçesiyle çok sayıda direnişçi genç tutuklandı. Tutuklananların arasında Şeyh Ahmet Yasin de vardı. Fakat engelli olması nedeniyle bir süre sonra serbest bırakıldı. Serbest kalabilmek için cuma namazlarından sonra vaaz vermeyeceğine dair belge imzalamıştı. Fakat, Yasin bu belgeye uymayarak serbest olduktan sonraki ilk cumadan itibaren El-Şati Camii'nde vaaz vermeye devam etti. Etkinliğini giderek diğer camilere doğru genişletti ve Gazze Şeridi'nde en aranan ses o oldu. Bu sıralarda camilerin içine muhtaç ve yoksullar için yardım sandıkları koyarak muhtaç Filistinlilere yardım amaçlı para toplamaya başladı.
1973 yılında Müslüman Kardeşler Gazze, Nablus, Hebron (El-Halil) ve Kudüs'te İslami dernekler kurmaya başlamıştı. Şeyh Yasin, Müslüman Kardeşler'in fikirlerini ve öğretilerini kabul ederek 1976 yılında İslami bir dernek kurdu. Bu dönemde İsrail'e karşı direnişte daha büyük bir İslami oluşum kurma kararı aldı ve İslam Külliyesi'ni oluşturdu. 1973-1983 yılları arasında derneğin başkanı olarak çalıştı. Uzun bir süreçten sonra İsrail, İslam Külliyesi'nin çalışması için gerekli izni verdi.
Hamas ve El Fetih Farkı
Tel Aviv'in İslam Külliyesi'ne izin belgesi verme kararı, ilan edilmemiş ama resmi İsrail politikası haline gelecek olan bir yaklaşımın göstergesi olabilirdi.
İsrail hükümeti, en ciddi düşmanının milliyetçi ve seküler Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) olduğunu kavradı ve İslamcı rakiplerinin gelişmesine izin verdi. Daha sonraki yıllarda İsrail’in eski Savunma Bakanı Yitzak Rabin, İslam Külliyesi'nin Hamas'a maddi destek sağladığı iddialarına “FKÖ'nün etkinliğini zayıflatmak için başvurulan bir taktikti.” sözleriyle yanıt vermişti.
Hamas’ın Gelişimi
A. Yasin'in anlattığına göre, Hamas hareketi 4 evrede gelişti. İlk evre İsrail'e karşı direnişte rol oynayacak ve herkese açık olacak hayır kurumları ve sosyal komitelerin oluşturulmasıydı. İkinci evrede amaç, Batı Şeria ve Gazze'de her hanede direnişin köklerini sağlamlaştırmak ve politik güvenilirliği güçlendirmekti. Üçüncü evreyi taş, molotofkokteyli gibi basit silahlardan ateşli silah, el bombası ve diğer patlayıcıları kullanabilecek askeri yetenekleri geliştirmek ve en son evrede de, Hamas Filistin toprakları dışına taşınacak ve Arap-İslam komşularla diyalog kurulacaktı.
Hamas Kuruldu
Şeyh Yasin, 1987 Aralık ayında Şeyh Salak el Şehade ile birlikte işgalci İsrail rejiminin yerleşim politikasına karşı çıkacak, işgale direnecek ve Filistinlileri İsrail'e karşı direnmeye katılmaya teşvik edecek bir hareket kurmaya karar verdi.
Yasin bu amaçla Aralık 1987'de örgütlediği bir grup insan ile bir araya geldi. Bunların arasında Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde çalışan el-Şehade, mühendis İsa el-Neşşar, pratisyen hekim İbrahim el-Yazuri, pratisyen hekim Abdülaziz el-Rantisi, okul müdürü Abdül Fattah Dokan, okul öğretmeni Muhammed Şamha vardı.
Bu toplantı sırasında harekete “İslami Direniş Hareketi”nin Arapça kısaltması olarak “Hamas” denilmesine karar verildi. Herkes yaşadığı yerden sorumlu olacaktı. Şeyh Yasin Gazze Başkanı idi. Ayrıca el-Şehade hareketin askeri kanadını kurdu.
Hamas aynı zamanda Arapça'da “hamiyet, şevk” anlamına gelir. Hamas kuruluş tüzüğünde belirtildiği gibi bir direniş hareketiydi, sadece Müslüman Kardeşler’e bağlı olmayan, ama tüm Filistinli grupları kapsayan bir koalisyon olma iddiası taşıyordu.
İntifada Başlıyor
1987 yılının Aralık ayının ortasında I. İntifada'nın patlak vermesinden sonra yeni kurulan Hamas kısa sürede taraftar kazandı.
Ahmet Yasin her zaman İntifada'nın arkasında Hamas'ın itici güç olduğunu iddia etmesine karşın el-Fetih İntifada'nın arkasındaki itici gücün kendisi olduğunu iddia ediyor. Siyasi rekabet bir yana, İntifada gücünü büyük bir halk desteğine dayanmasından alıyordu.
Tutuklanma ve Bırakılış
Yasin, 18 Mayıs 1989 yılında tutuklandı. 1 yıl süren yargılamadan sonra ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Fakat 1998'de serbest bırakıldı.
Özgürlüğü, Ürdün Kralı Hüseyin'in arabuluculuk yapmasıyla Hamas Lideri Halid Meşal'e başarısız suikast teşebbüsünde bulunan işgalci İsrail rejiminin istihbarat kurumu Mossad'ın iki ajanının serbest bırakılmasına karşılık sağlandı.
El Kassam
Hamas'ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın 1991 yılında direniş ve askeri operasyonları başladığında teşkilatın elinde en fazla 20 dolayında tüfek olduğu tahmin ediliyordu. Fakat örgüt, geliştirdiği atış sistemleri ve sağladığı desteklerle zaman içerisinde Tel Aviv'i Gazze Şeridi'nden vurmayı başaracak güce ulaştı.
Ahmet Yasin'in başlangıçtaki mütevazı örgütü artık işgalci rejim İsrail'i tedirgin edebilecek bir yapıya ulaşmıştı. Arkasına aldığı destekle de Hamas hem Filistin iç siyasetinde, hem de Ortadoğu'da söz sahibi olmaya başladı.
Hamas’ın İktidarı
Örgütün askeri kanadının İsrail'e karşı gerçekleştirdiği her saldırıdan sonra yapılan açıklamalarda askeri kanat ile siyasi kanat arasında doğrudan emir-komuta zinciri olmadığına dair açıklamalarda bulunuldu.
Askeri kanat üzerindeki kontrolün Hamas'ın dış yönetiminde olduğu söylenebilir. El-Kassam Tugayları, yani askeri kanat, emir ve talimatları Başbakanlık da yapan Gazze'deki İsmail Haniye'den ziyade o zamanlar Suriye’nin başkenti Şam'da bulunan -ve Türkiye'yi de ziyaret ederek AKP yönetimi ile de görüşen- Politik Büro Şefi Halit Meşal'den aldığı belirtiliyor.
İç yapı – Dış yapı / Radikaller - Rasyoneller
Hamas temel olarak “iç yapı” ve “dış yapı” diye ikiye ayrılabilir. Aynı zamanda Hamas kendi içinde “radikaller” ve “rasyoneller” olarak bölünür.
İşgalci İsrail'in varlığını hiçbir şekilde kabul etmeksizin askeri mücadelenin devamını savunan radikal kanat, Hamas içinde radikal İslami kesimi temsil eder. Rasyoneller ise, dönemsel politika güderek, koşullar gereği yumuşak bir çizgi uygulama düşüncesindeler.
2006 yılında Hamas'ın genel seçimlere ilk kez katılma kararı radikaller ve rasyoneller arasındaki tartışmanın sonunda alındı. Radikal kanat seçimlere katılmanın, Oslo Anlaşması'nın kabul edilerek İsrail varlığının dolaylı olarak tanınması anlamına gelebileceğinden çekiniyordu. Fakat Hamas seçimlere katıldığı gibi rasyonel kanadın temsilcisi İsmail Haniye de 2008 yılında işgalci İsrail'in varlığını kabul eden 1967 sınırlarını Hamas'ın tanıyabileceğini açıkladı.
Uluslararası konjonktürün etkisiyle Hamas’ın çizgisinde önemli bir değişim söz konusu oldu. Politik Büro'nun ikinci ismi Ebu Marzuk, 1967 sınırlarını tanıdıklarını, fakat İsrail devletini tanımadıklarını söylerken, 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurulması sonrasında direnişin sona erebileceğine vurgu yapıyor. Bu konuda gri bir tutum takınan Hamas, 1967 sınırlarında Filistin devleti kurulsa dahi “İsrail'e karşı direneceklerini” de daha önce açıklamıştı.
25 Ocak 2006 tarihinde yaklaşık 1 milyon Filistinli seçmenin oy kullandığı seçimlere Hamas çok iyi hazırlanmıştı. Hamas, halk tabanıyla birlikte seçimlere giden 6 ay boyunca gizli olarak seçim çalışmalarını yürüttü.
İsmail Haniye Hükümeti'nde Dışişleri Bakanı olarak görev alan Dr. Mahmut el-Zahar, oy tercihleri sorulduğu zaman sessiz kalmaları için seçmenleri örgütlediklerini söylüyordu. Hatta ısrar edilmesi durumunda yanıltıcı yanıtlar vermelerini salık vermişlerdi.
Hamas'ın 2006 seçimlerinde gelen galibiyeti kimsenin tahmin edemediği iyi örgütlenmiş bir zafer niteliği taşıyordu. Filistin Yasama Meclisi'nde 132 koltuktan 74'ü Hamas'a, 45'i el-Fetih'e gitmişti. Geri kalan 13 oy diğer partiler ve bağımsız adaylar arasında paylaşıldı.
Hamas, “Değişim ve Reform İçin” olarak tercüme edilebilecek vurgusuz bir slogan kararlaştırdı.
Hamas'ın seçimler için ne kadar para harcadığı ise tam olarak bilinmiyor. El-Fetih, Hamas'ın seçimlerde 22 milyon dolar harcadığını iddia ederken, resmi rakamlara göre bu rakam 3 milyon dolar. Fakat uzmanlar resmi rakamların ötesinde de para harcandığını vurguluyor.
Hamas'ın kazandığı oylar sadece Gazze'den değil, Batı Şeria'dan da geliyordu. Örneğin sayıları 80 binden fazla olan Filistin polisinin çoğu doğrudan el-Fetih'e oy verecekleri sanılıyordu. Fakat bunların en az yüzde 40'ının Hamas'a oy verdiği ortaya çıktı.
İşgalci İsrail Suikastlere Başlıyor
Siyonist rejim İsrail, geçtiğimiz yıllar içerisinde Hamas'ın birçok üst düzey yöneticisine saldırı ve suikast gerçekleştirdi. Bunların arasında en önemlisi 22 Mart 2004 tarihinde Hamas'ın kurucusu Ahmet Yasin'e karşı gerçekleştirilendi.
Ş.Yasin'in yerine gelen Abdul Aziz el-Rantisi de 6 hafta sonra şehit edildi. İsmail Abu Şanab ve İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın lideri Salah Şehade de 2002 ve 2003 yıllarında suikast sonucu şehit edildiler. Bu saldırıların hemen hemen hepsinde işgalci İsrail, Filistinli işbirlikçi muhbirleri kullandı. Halit Meşal ise Ürdün'de uğradığı suikast girişiminden kılpayı kurtuldu.
Tüm bu suikastler dizisi, Filistin'de direniş siyasetini ve İslami hareketlere olan ilgiyi artırdı.
Dönüm Noktası
19 yaşındaki İsrail rejimi ordusunda onbaşı olan Gilad Şalit, 25 Haziran 2006 günü, aralarında el-Kassam Tugayları üyelerinin de bulunduğu 3 farklı direniş grubu tarafından kaçırıldı. Bu olay, Gazze'deki silahlı farklı grupların yeri geldiği zaman ortak hareket edebildiklerini göstermesi açısından da önem taşıyor.
Hamas savaşçıları sınırı Gazze Şeridi'nin güney ucundaki Kerem Şalom yakınından geçerek işgalci İsrail'e ulaştılar. Onbaşı Şalit’i kaçırıp tünel yolu ile Gazze Şeridi’ndeki emniyetli bölgeye götürdüler. Ondan önce de kontrol noktasına hücum ederek iki askeri öldürüp dört askeri de yaraladılar.
Bu olaydan hemen sonra Hizbullah militanları “Gerçek Vaat” adını verdikleri bir operasyon kapsamında Güney Lübnan'dan gizlice sızarak işgalci rejim İsrail'e girmeyi başardılar. 12 Temmuz 2006'da gerçekleştirdikleri saldırı sonrasında 7 askeri öldürüp 27 askeri yaraladılar. Ayrıca 2 askeri kaçırarak Lübnan'a götürdüler.
İsrail operasyona 2006'da Lübnan'a saldırarak tepki verdi. Ama Hizbullah 2006 Lübnan Savaşı'nı kendi başarısı olarak vurguladı. Çünkü artık Hamas ve Hizbullah gibi İsrail karşıtı gruplar İsrail topraklarında eylem gerçekleştirebilecek güce ulaşmışlardı.
Direniş Kanadı Güçleniyor
Gilad Şalit olayı Hamas için bir dönüm noktası oldu. Bu emrin adresi olarak Şam'daki politik büronun başı Halit Meşal gösterildi. Zaten uzun süredir el-Kassam Tugayları doğrudan Meşal'den emir alıyordu. Meşal örgüt içindeki gücünü giderek perçinledi.
Politik büro, başta esir askerin serbest bırakılması için arabulucu olan Almanya olmak üzere birçok hükümet tarafından daha çok muhatap alınmaya başlandı. Hamas'ın radikal kanadı bu süreçte daha da güçlenirken Şalit olayı yeni seçilmiş Hamas Hükümeti'ni zor durumda bırakan zincirin ilk halkasını oluşturacaktı.
Şalit'in Hamas tarafından kaçırılması sonrasında işgalci rejim İsrail 64 Hamas yetkilisini tutuklayarak sert bir tepki verdi. Bunlar arasında Filistin Yönetimi'nden 8 Hamas'lı bakan, 20 Filistin Yasama Konseyi üyesi ve yerel belediye başkanları da vardı.
Gilad Şalit olayı Filistinliler üzerindeki baskı ve kuşatmayı daha da arttırdı. Filistin Yönetimi'ndeki yolsuzlukları ve diğer sorunları çözmek için iktidara talip olan Hamas, dış baskılar yüzünden ekonomik bir kıskacın içine girdi. Bu durum el-Fetih ve Hamas arasındaki gerginliği daha da tırmandırdı.
Hamas'ı yalnızlaştırma ve iktidardan düşürme projesi iddialara göre çok önceden başlatılmıştı. 14 Şubat 2006 tarihli New York Times'in haberine göre, Amerika ve işgalci İsrail yönetimi yeni seçilen Hamas hükümetini tecrit etmeyi, istikrarsızlaştırmayı ve sonuç olarak da Filistin Özerk Yönetimi'ni paradan uzak bırakmak suretiyle devirmeyi planlıyordu. Bu haber Amerikan yönetimi tarafından yalanlanmasına karşın, ABD, yeni yemin ederek göreve başlayan Hamas hükümetiyle diplomatik ve mali bağlarını kesti. Amerikalı diplomatlara da Hamas tarafından atanan bakanlarla işbirliğini kesmeleri konusunda e-posta gönderildi.
Hamas Liderleri ABD’de Eğitim Gördü
Amerika'nın bu baskısına karşın yeni seçilen Hamas hükümeti çevresindeki ekonomik kuşatmayı yönetebilecek, ABD'de eğitim görmüş, iktisatçılar, mühendisler ve planlayıcılarla iyi donatılmış durumdaydı. 24 kişilik kabinede yer alan Hamas'ın 7 üyesi üniversite diplomalarını ve doktoralarını ABD'den almıştı. Fakat Hamas'ın “rasyonel” kanadını temsil eden bu yönetim de radikal kanadın gerçekleştirdiği Şalit olayindan sonra köşeye sıkıştı.
2007 Haziran'ında el-Fetih ve Hamas arasındaki iç anlaşmazlık sonrası Hamas Gazze'de kontrolü ele geçirdi. Filistin Yönetimi Lideri Mahmut Abbas da Hamas hükümetini feshetti. Hamas'ın Gazze'yi ele geçirmesi sonrası Mısır ve Gazze arasındaki Rafah Sınır Kapısı da kapandı.
Hamas'a Karşı Duvar
Rafah sınır kapısı, 2005 yılında Filistin Yönetimi ve İsrail arasında imzalanan anlaşma gereği Mısır ve Filistin Yönetimi’nin kontrolündeydi. 2007’de Hamas’ın Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele geçirmesi sonrasında Rafah sınır kapısının durumu çıkmaza girdi.
Avrupa Birliği’nin Hamas’ı “terörist örgüt” olarak nitelendirmesi nedeniyle Rafah’taki Avrupa Birliği Sınır Yardım Gücü (EUBAM) bölgeden çekildi. İşgalci İsrail ve Mısır hükümeti de Hamas’ın Gazze’de kontrolü ele almasından sonra Rafah sınır kapısını kapattı.
El-Fetih ile Hamas arasındaki anlaşmazlıklar ise sınır kapısının durumunu daha da belirsizleştiriyor. Şu anki şartlarda Mısır bölgeye sadece şartlı olarak yardım malzemesinin girmesine izin veriyor ve Gazze’ye yardım malzemesi girişine daha temkinli yaklaşarak zorluk çıkarıyor.
Mısır yönetimi de bölgede uyguladığı politika sayesinde ABD ile ters düşmemeye özen gösteriyor. Ayrıca Mısır kendi iç siyasetinde İslam direniş hareketlerinin güçlenmesine karşı da Hamas’ın Gazze’de güçlenmesini istemiyor.
Bu sınır kapısının sorunlu durumu ve Gazze’nin kuşatma altında bırakılması Türkiye'den Gazze'ye yola çıkan yardım konvoyları ve işgalci rejimin askeri operasyon düzenlediği Mavi Marmara girişiminin de gerekçesini oluşturuyor.
Hamas ilişkilerini geliştirerek, Arap ve İslam ülkelerinden dış destek bulmaya başladı. Ş. Yasin'in hedefi bu açıdan gerçekleşti. Hamas çeşitli ülkelerden ciddi destek görüyor.
Hamas'ın ayakta kalması, Filistin davası ve işgale karşı direniş siyasetini ön plana çıkaran devletlerin de desteğine bağlıydı. Hamas'ın asıl güçlenmesi Körfez Savaşı'ndan sonra gerçekleşti. Körfez Savaşı'na kadar Arap ülkeleri maddi ve siyasi desteği el-Fetih'e aktarıyordu. Fakat Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesi tüm dengeleri değiştirdi. O günlerde FKÖ lideri Yaser Arafat, bu işgalde Saddam Hüseyin'ın yanında yer aldı. Hamas ise daha tarafsız bir tavır takındı. Bu politika sayesinde Hamas'a diğer Arap ülkelerinden de gelen yardımların yolu açıldı.
Hamas Hareketi 33 yaşında..
1. Bölümün Sonu....
//Abdullah Yiğit