ABD Başkanı Donald Trump’ın destek verdiği işgalci rejim İsrail ile Arap ülkeler arasındaki normalleşme anlaşmaları artarak devam ediyor. Şimdide BAE, Katar, Sudan ve Fas ile beraber dörde ulaştı.
İşgalci İsrail rejimi bu anlaşmalar ile hem yalnızlığını gidermeyi hem de bölgede diğer Arap rejimleri ile siyasi/ekonomik ilişkiler kurarak bölgeye nüfuz etmeye ve meşruiyet sağlamaya çalışıyor.
Bunlardan birisi de uzun yıllardır hayal ettiği demiryolu projesi. Uzmanlar, işgalci rejim İsrail’in uzun süredir hayalini kurduğu Körfez ülkeleriyle demir yolu projesinin, bölge için ekonomik ve askeri riskler taşıdığını, hakların gasp edilebileceğini ve söz konusu projeyle Siyonist İsrail'in bölge ülkeleri üzerinde hegemonyasını daha da güçlendirmeyi hedeflediği belirtiyor.
İşgalci rejim İsrail'in Birleşik Arap Emirlikleri'yle (BAE) normalleşme anlaşması imzalaması, Tel Aviv'in uzun süredir dillendirdiği demir yolu üzerinden Körfez ülkeleriyle bağlantı kurmayı planladığı projesini uygulama fırsatını güçlendirdi.
Söz konusu projeyi 2018 yılında açıklayan Siyonist İsrail, 15 Eylül'de Beyaz Saray'da BAE ile imzaladığı normalleşme anlaşmasının ardından da projeyi hayata geçirme konusundaki kararlılığını bildirdi.
Tel Aviv yönetimi projeyle, Ürdün üzerinden Körfez ülkeleriyle Avrupa ve ABD arasında bağlantı kurmayı; mesafeyi azaltıp maliyeti düşürmeyi hedeflediğini iddia ediyor.
İşgalci rejim İsrail’in Bölgeye Entegrasyonu
Lübnanlı araştırmacılara göre; bu projenin, petrol boru hattı ile deniz yolu hattı projeleri gibi işgalci İsrail bölgeye entegre olmayı hedeflediği belirtiliyor.
İşgalci İsrail'in Filistinlilere veya Arap dünyasına Filistin topraklarındaki işgalini sona erdirme, Birleşmiş Milletler kararlarına uyma ya da Arap barış girişimini uygulama konusunda hiçbir teklif sunmasına gerek kalmadan kendi istek ve arzusu ile gerçekleştiği söyleniyor.
Siyonist İsrail, projeyle herhangi bir karşılık ödemeden bölgeye entegre olmayı hedefliyor. Proje, BAE’nin Tel Aviv hizmetindeki rolünü yansıtıyor.
Proje bir yandan tüm Arap dünyasını diğer yandan da Mısır gibi önemli Arap ülkelerini siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında tehdit ettiği söyleniyor. Demir yolu hattının, Mısır'ın Arap dünyasındaki siyasi rolünü BAE ve işgalci rejim İsrail yararına baltalayacağını söyleniyor. Proje, ayrıca Körfez ülkelerini işgalci rejim İsrail'e bağımlı ya da ekonomik açıdan ona bağlı hale getirecek. Bu da güvenlik risklerine neden olacak.
Riyad'ın Tel Aviv'le Normalleşmesi
Körfez ile Akdeniz arasındaki demir yolu hattıyla Körfez bölgesiyle bağlantı kurmak Siyonist İsrail işgal güçlerinin uzun süredir kurduğu bir hayal.
BAE, projeyi BAE ekonomisinin yararına olacak bir girişim şeklinde pazarlamaya çalışıyor. Ancak durum bunun tam aksine. Bu proje bir hayaldi, BAE'nin işgal güçleriyle normalleşme anlaşmasıyla gerçeğe dönüşmeye başladı. Demir yolu hattının geçtiği yerlere bakarsak, bu çalışmanın Suudi Arabistan'ın işgal güçleriyle normalleşmesinin başlangıcı olduğunu görürüz.
“Refah Karşılığında Normalleşme”
ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin açıkladığı tek taraflı sözde Ortadoğu barış planının (Yüzyılın Anlaşması) küçük bir parçası.
Siyonist işgalci rejim İsrail, projenin güvenliğinin sağlanması konusunda Filistinlilerin hakları da dahil 'düşman hedef' olarak tanımladığı şeylere karşı saldırmak konusunda ileri gidebilir.
Osmanlı döneminde Hicaz Demiryolu Hattı Projesi ile bölgenin güvenliği sağlanmaya çalışılmış ve 1. Dünya Savaşı sırasında işbirlikçi Arap Şeyhleri emperyalist Batılı güçlerle beraber bu projeye karşı çıktılar.
Birinci Dünya Savaşı'nda (1914-1918) sömürge güçlerin ilk yaptığı iş de Hicaz hattını yok etmek oldu.
İşgalci rejimi meşrulaştıran ve bölgeyi ona bağlayan değil, Hicaz demir yolu hattı projesinde olduğu gibi bölgenin, güvenliği artıran, ekonomik açıdan bölgeyi birbirine bağlayan ve İslam/Arap birliğini güçlendiren ideal bir projeye ihtiyaç var.
//Abdullah Yiğit