Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas Filistin yasama Konseyi seçimlerini iptal ederse en acil kilometre taşı ortaya çıkabilir.
Mayıs, İsrail Güvenlik Kurumu ve İsrail Savunma Kuvvetleri için hareketli bir ay olabilir.
Siyonist rejim İsrail ve Filistin takvimlerindeki önemli olaylar çarpışırken, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili diğer konular da şiddeti körükleyebileceğinden, gerginliğin ay boyunca artması bekleniyor.
En acil Parlama noktası potansiyeli, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın şu anda 22 Mayıs'ta gerçekleşecek olan Filistin Yasama Konseyi seçimlerini iptal etmesi durumunda ortaya çıkabilir.
Böyle bir hareket, seçimde en büyük kazanımları elde etmesi beklenen Filistin İslami Direniş Hareketi/Hamas'ın işgalci rejim İsrail'e suçlama parmağını göstermesine ve şiddeti körüklemesine neden olabilir.
Başka bir olay, Müslümanların Kuran'ın ilk kez Hz. Muhammed (sav)’e indirildiğine inandıkları gece olan Leylet al-Qadr'dır. Dini takvimin en kutsal gecelerinden biri olarak kabul edilir.
Normal bir Leylet el-Qadr'da, yaklaşık 250.000 Filistinli Kudüs'ün eski şehrinde ve El-Aksa Camisinde dualara ve etkinliklere katılıyor.
Geçen hafta Şam Kapısı yakınlarındaki çatışmaların ardından, bu yıl daha fazla şiddete neden olan bir kıvılcımla sürtüşmede bir artış daha olabilir. Buna ek olarak, Leylet el-Qadr, İsraillilerin eski şehirde yürüyüşler ve geçit törenleri düzenlediği Kudüs Günü civarında gerçekleşebilir.
Yaklaşan bir başka etkinlik de 15 Mayıs Nakbe Günü, genellikle her zaman şiddet potansiyeli olan gerginlikle dolu bir gün.
Geçtiğimiz hafta, Gazze Şeridi'ndeki Hamas'tan bir dereceye kadar bir tırmanışa tanık olduk. Zirve, geçen Cuma gecesi, Siyonist rejim İsrail'in güneyine 30 adet roketin fırlatıldığı zamandı. Yetkililer bunu Kudüs'teki olaylara bağladılar ve uzmanlar da onları seçimlerin olası iptali ile ilişkilendirdiler.
Ancak Perşembe günü yayınlanan bir Walla News raporunda, İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF) memurlarının böyle bir hareketin Gazze'de bir tırmanışa yol açmayacağına inandıkları belirtildi. Ancak Hamas'ın Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki gerginliği artırmak için çaba göstereceğini söyledi.
Filistin meseleleri uzmanı ve bölgelerdeki hükümet faaliyetleri koordinatörünün (COGAT) eski Danışmanı Albay (Arş.) Alon Eviatar, Abbas'ın oylamayı iptal etmeye karar vermesi durumunda Hamas'ın da sessiz kalmayacağını söyledi.
Eviatar, ”Hamas'ın elinde bir şey var" dedi. “Kazanması gereken bir seçim vardı ve onu kaybetti. Böyle bir durumda, Hamas'ın elinde bir varlık var – [protesto uygulamak] tehdidi. Kaybettiği şeyden ödün vermek için bir şeyler yapmak zorunda kalacak. Bu durumda kaybedenler gibi görünecek olan Filistin Yönetimi ve Abbas ile karşılaştırıldığında roketleri ateşleyebilir ve daha sonra kahraman olarak kendini gösterebilir.
Evitar’a göre: “Öte yandan, Mısırlılardan ve İsraillilerden, mahkumların serbest bırakılması, ekonomik rahatlama, sınır kapılarının açılması ve bu nitelikteki şeyler etrafındaki söylemin restorasyonu gibi şeylerden de fayda sağlamaya çalışabilir.”
Eviatar, her iki tarafın da durumun sakin kalmasına ilgi duyduğuna inandığını, ancak böyle hareketli bir ayın bir dönüm noktası olabileceğine inandığını söyledi.
Eviatar, işgalci rejim İsrail'in bir tırmanışı önlemek için göz kulak olması gereken iki kırmızı çizgiden bahseder. "İlk kırmızı çizgi kayıplar" dedi ve Şam Kapısı'ndaki veya Gazze sınırındaki şiddetli ayaklanmaların ülke genelinde ayaklanmalara yol açan bir zincirleme reaksiyona neden olabileceğini ima etti.
“Diğer kırmızı çizgi, Yahudiler ve Araplar arasındaki sürtünme, bir tarafta Lahava ve diğer tarafta Araplar var.”
Eviatar'ın sözleri net bir görüntü çiziyor: İsrail'in güvenlik güçleri sokaklarda neler olup bittiğine büyük önem vermeli.
Şam Kapısı'ndaki olay mükemmel bir örnekti: Merdivenleri tıkayan metal çitler üzerindeki protestolar Gazze'de roketlere yol açtı.
Önümüzdeki ay boyunca planlama yapmak ve ileriyi düşünmek, hakimiyet kurmak ve bu tür durumlardan kaçınmak, işler büyük bir olay olmadan bitecekse çok önemlidir.
/The Jarusalem Post-İsrailpost
/İsrailpost için Abdullah Yiğit tarafından tercüme ve edit yapılmıştır.