• Yükleniyor

İdam tasarısı onaylandı


İdam tasarısı onaylandı
Paylaş :


İşgalci rejim İsrail parlamentosu Knesset’in Güvenlik Komitesi, Filistinli rehinelerin idamını öngören yasa tasarısını onayladı.

Siyonist rejim İsrail’in medyasına göre, İsrail parlamentosu Knesset’in Güvenlik Komitesi, Filistinli rehinelerin idamını öngören "Mahkumların İdamı Yasası" tasarısını Pazartesi günü onayladı.

Tasarı, görüşülüp oylanmak üzere Knesset Genel Kurulu’na havale edildi.

İşgal başbakanı Benyamin Netanyahu da yasa tasarısının kabulüne onay verdi.

Tasarının önümüzdeki Çarşamba günü Genel Kurul’da oylamaya sunulması bekleniyor.

Tasarı, 29 Eylül Pazar günü Knesset parlamento komitesi tarafından ilk okumada oylamaya sunulmak üzere onaylanmıştı.

Söz konusu yasa tasarısının, 2022 sonunda Likud Partisi lideri Netanyahu ile ''Yahudi Gücü'' Partisi lideri Itamar Ben-Gvir arasında imzalanan koalisyon hükümeti protokollerinin bir parçası olduğu değerlendiriliyor.

Filistinli rehinelerin idamını öngören yasa tasarısı yeni değil. Yıllar içinde defalarca gündeme gelen tasarı, en son 2022’de aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir’in çeşitli değişiklikleriyle tekrar sunuldu ve Knesset Mart 2023’teki ön okumasında tasarıyı onayladı.

Tasarı, “ırkçılık veya nefret gerekçesiyle ve İsrail’e zarar vermek amacıyla bir İsrailli vatandaşın ölümüne kasten veya ihmal yoluyla sebep olan herkese ölüm cezası verilmesini” öngörüyor.

İlk okumadan geçmesi halinde, tasarı bu oturumda yasalaşmasa bile sonraki Knesset dönemlerinde görüşülmeye devam edecek.

İsrail’de yasama süreci, Knesset web sitesinde belirtildiği üzere, bir Knesset üyesi ya da hükümet komitesinin yasa taslağı hazırlamasıyla başlıyor.

Knesset Başkanlığı, gelen tasarıları onayladıktan sonra aynı gün Knesset Genel Kurulu’nun ön okumasına sunuyor. Tasarı burada görüşülüp onaylanırsa ilgili komisyona havale ediliyor.

Önemli yasalar, özellikle ölüm cezası gibi konularda hükümet ya da komiteler tarafından sunulduğunda, ön müzakereler yapılmadan doğrudan ilk okuma aşamasından başlıyor.

Bu tür yasalar resmi bültende yayınlanarak reddedilmesi veya müzakerelere devam edilmesi için oylamaya sunuluyor.

İlk okumadan geçen tasarılar, ikinci ve üçüncü okumalar için özel komitelere gönderiliyor. Komiteler görüşmelerini tamamladıktan sonra, tasarı genel kurulda yeniden tartışılıyor ve ikinci ile üçüncü okumalar oylanıyor.

Tasarı üç okumada onaylanırsa, ''İsrail Devleti Kanunlar Kitabı''na ekleniyor, resmi olarak yayımlanıyor ve yürürlüğe giriyor.

Bu aşırı sağcı yasa tasarısının gündeme gelmesi, İsrail işgalinin 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki Filistin halkına yönelik yürüttüğü imha operasyonlarıyla paralel ilerliyor.

İsrail, uluslararası hukuk açısından meşru bir egemenlik temeline sahip olmadığı için eylemlerini hukuk düzeni olarak nitelemek mümkün değil.

Dolayısıyla, bu yapının özgürlüğünü gasp ettiği kişileri “tutuklu” ya da “mahkum” olarak tanımlamak, fiili bir işgal gücünün keyfi alıkoyma pratiğine hukuki meşruiyet atfetmek anlamına geliyor.

Bu bağlamda, İsrail’in hapishane olarak tanımladığı mekânlar gerçekte sistematik rehine kamplarıdır ve burada tutulan kişiler esasında sivil rehinelerdir.

 

Filistinli Rehineler Hareketi, İsrail'in toplama kamplarında uyguladığı vahşetin ve yargısız infazların insan hakları ve uluslararası hukukla bağdaşmadığını vurgulayarak Knesset'in rehinelerin infazına olanak tanıyan yasa tasarısını onaylamasının, yıllardır süregelen suçları yasal zemine oturtma çabası olduğu belirtildi.

 

Filistinli Rehineler Hareketi, İsrail işgal varlığının toplama kampları içerisindeki vahşetinin eşi görülmemiş boyutlara ulaştığını vurgulayarak insan hakları ve uluslararası hukuk kavramlarının bu durumu tanımlamakta yetersiz kaldığını belirtti.

İmha savaşının başlangıcından bu yana onlarca rehineyi katletmekle kalmayan işgalci güçlerin, bugün özel bir yasa çıkararak idam uygulamasını resmî hale getirmeye çalıştığına dikkat çekti.

Filistinli Rehineler Hareketi'nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

''Rehinelerin idamını mümkün kılan yasa tasarısının ilk inceleme aşamasına gelmesi, işgal rejiminin benzeri görülmemiş vahşet ve soykırım politikalarını sürdürdüğü bir dönemde, toplama kamplarının bu soykırımın ana sahnelerinden biri haline gelmesini şaşırtıcı kılmıyor. Uluslararası hukukun evrensel ölçekte ölüm cezasını kaldırma yönündeki kesin duruşuna rağmen, işgalcilerin bu suçu yasallaştırma ve meşrulaştırma ısrarı, “işgalci devletin” hukukun üstünde olduğu ve hesap vermekten kaçındığı algısını güçlendiriyor. Bu durum, uluslararası toplumun etkisizliğini ve sömürgecilik ile sistematik suç ortaklığının devam ettiğini açıkça ortaya koyuyor.''

Pazartesi günü yayımlanan açıklamada, İsrail Knesset’inin Güvenlik Komitesi’nin Filistinli rehinelerin idamına izin veren yasa tasarısını onaylamasının, yıllardır devam eden ve uygulanan bir suçu yasal zeminle pekiştirme yönünde yeni bir adım olduğu vurgulandı.

Bu durumun, yasal düzenlemeler, mevzuatlar ve askeri emirlerle meşrulaştırma çabası olduğu ifade edildi.

İşgal rejiminin, rehin alma anında kasıtlı infaz, soruşturma sürecinde suikast ya da ölümcül tıbbi ihmaller gibi yöntemlerle Filistinlilere yönelik yargısız infazları sistematik şekilde sürdürdüğü belirtildi.

Bu uygulamaların, sistematik bir tıbbi suç örüntüsünün parçası olduğuna dikkat çekildi.

Açıklamada, “İsrail sömürge sistemi, onlarca yıldır kamplardaki yüzlerce rehineye karşı yavaş idam politikaları uygulayarak onlarca rehinenin şehit olmasına sebep oldu. İmha savaşı başladıktan sonra bu politikalar benzeri görülmemiş bir hız kazandı ve mevcut aşama, Filistinli rehineler hareketinin tarihindeki en kanlı dönem olarak kayıtlara geçti” denildi.

Savaşın başından 2025 Kasım ayı başına kadar işgal varlığının toplama kamplarında hayatını kaybeden rehine sayısının 81’e ulaştığı, bunun yalnızca açıklanan rakamlar olduğu; ayrıca idam edilen ve halen zorla kaybedilmeye maruz kalan onlarca Gazzeli rehinenin bulunduğu ifade edildi.

Devam eden infazların en somut kanıtlarından biri olarak, savaş sonrası Gazze’den teslim edilen şehit bedenleri gösterildi.

Bunların önemli bir kısmının idam edilen rehinelere ait olduğu tespit edildi. Bazılarının ise idam edilip bedenlerinin parçalandığına dair canlı yayınlanan videoların varlığı kayda geçti.

“Esirlerin İnfazı Yasası” projesinin yeni olmadığı; işgal hukuk sistemlerinde, bir kısmının İngiliz Mandası döneminden miras kaldığı, ancak uygulamanın sınırlı ve seçici biçimde gerçekleştiği kaydedildi.

Tasarının, Filistinli savaşçılara verilen ''idam cezaları'' temelinde çeşitli aşamalardan ve değişikliklerden geçtiği ifade edildi.

İsrail, uluslararası hukuk açısından meşru bir egemenlik temeline sahip olmadığı için eylemlerini hukuk düzeni olarak nitelemek mümkün değil.

Dolayısıyla, bu yapının özgürlüğünü gasp ettiği kişileri “tutuklu” ya da “mahkum” olarak tanımlamak, fiili bir işgal gücünün keyfi alıkoyma pratiğine hukuki meşruiyet atfetmek anlamına geliyor.

Bu bağlamda, İsrail’in hapishane olarak tanımladığı mekânlar gerçekte sistematik rehine kamplarıdır ve burada tutulan kişiler esasında sivil rehinelerdir.

 

 

/ydh


İlginizi Çekebilecek Yazılar

İsrail saldırı başlattı
  • @israilpost
  • 07-11-2025
İsrail saldırı başlattı
ABD’den ültimatom
  • @israilpost
  • 05-11-2025
ABD’den ültimatom
İdam tasarısı onaylandı
  • @israilpost
  • 04-11-2025
İdam tasarısı onaylandı
Siyonistlerin işbirliği
  • @israilpost
  • 03-11-2025
Siyonistlerin işbirliği