İşgalci siyonist İsrail rejiminin 5. Başbakanı olan İzak Rabin, 1974-77 yılları arasında ve 1992 ile 1995 yılları arasında iki dönem başbakanlık yaptı.
1994 yılında Rabin, Şimon Peres ve Yaser Arafat ile birlikte Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. Yigal Amir adında, aşırı sağcı bir İsrailli radikal tarafından Oslo Anlaşmasını imzalamasından dolayı suikasta uğradı. Rabin, İsrail’in ilk İsrail doğumlu ve ilk suikasta kurban giden başbakanıydı. Aynı zamanda İsrail'in Levi Eşkol’dan sonra görevi başında vefat eden ikinci başbakanıydı.
Rabin, İngiliz Mandası altındaki Filistin’de, Nehemiah Rabin ve Rosa Cohen’in çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi, İsrail’e "Üçüncü Göç" ile geldi. Babası Nehemian Rubitzov, Ukrayna’daki Sydorovychi köyünde 1886 yılında dünyaya geldi. Babası genç yaşta öldüğünden Nehemiah, erken yaşta çalışarak ailesine destek vermek zorunda kaldı. 18 yaşında Amerika’ya göç eden Nehemiah, Paole Zion partisine katıldı ve soyadını Rabin olarak değiştirdi. 1917 yılında, Yahudi Birliği’nden gönüllü bir grupla Filistin’e gitti.
İzak’ın annesi Rosa Cohen, 1890 yılında Mohilev, Belarus’ta dünyaya geldi. Bir haham olan babası, Siyonist harekete karşı çıktı ve Rosa’yı Homel’de bulunan bir Hıristiyan okuluna genel eğitim alabilmesi için gönderdi. Rosa, politika ve sosyal girişimlere ilgi duyuyordu. 1919 yılında Filistin’e gitti ve bir süre sonra da Kudüs’e taşındı.
İzak Rabin, Tel Aviv’de büyüdü. Ailesi, o daha bir yaşındayken buraya taşınmıştı. 1940 yılında Kadoori Tarım Lisesi’nden iyi bir dereceyle mezun oldu ve bir sulama mühendisi olmayı ümit etti.Ama, ilerde İngiltere’de aldığı birkaç askeri strateji dersinden başka herhangi bir lisans eğitimi almadı.
Rabin, Arap-İsrail Savaşı esnasında, 1948 yılında, Leah Rabin ile evlendi. Leah, Palmach adlı bir gazete için muhabirlik yapmaktaydı. Daila ve Yuval adında iki çocukları oldu. Amerikalı diplomat Dennis Ross’a göre Rabin, dindar değildi ve hatta İsrail’in tanıdığı en Laik insandı.
1941 yılında, Ramat Yohanan kibbutz’undaki pratik eğitimi esnasında, Rabin, Haganah adlı, göçmen Yahudi yerleşim alanlarını korumak ve Arap yerli Filistinlileri topraklarından sürmek için kurulan paramiliter örgütün Palmach (atak güçlerine) bölümüne katıldı. Palmach altında ilk katıldığı operasyon, 1941 Haziran’daki Vichy Fransa’sının yönetimi altında olan Lübnan’ın, müttefik güçler tarafından işgaliydi.
Savaşın sonunda Palmach ve İngiliz otoritelerinin arasındaki ilişki gerginleşti. Bu gerginliğin en büyük nedenlerinden biri, İngiliz yönetiminin Yahudi göçmenlere olan tavrıydı. 1945 Ekim'inde, Rabin, Atlit Kampında tutulan yasa dışı Yahudi göçmenlerini özgür bırakmayı amaçlayan projenin liderliğini yaptı. Kara Şabat’ta, İngiliz otoritesi, bölgede terör ve anarşi yaratan Yahudi kurumlarının liderlerine karşı, büyük bir operasyon düzenledi. Rabin, beş ay tutuklu kaldı. Rabin, bırakıldıktan sonra ikinci Palmach Taburu'nun başına geçti ve 1947’de Palmach’ın Operasyon Şefliği'ne yükseldi.
1948 Arap-İsrail Savaşı esnasında, Rabin, Kudüs’te Filistinlilere karşı uygulanan terör ve göç operasyonlarını yönetti ve Negev’de Mısır Ordusuyla savaştı. Savaşın başında, Rabin Harel Tugayı'nın komutanıydı ve bu Tugay, kıyı düzlüğünden Kudüs’e giden yolda savaştı. İlk ateşkes esnasında, sözde işgalci siyonist İsrail rejiminin askeri kuvvetleri (ISK) ve ve o gün Filistin'deki yönetim olan İngilizlerin bile terör örgütü olarak tanıdığı Irgun (Filistin'i Arapsızlaştırma ve Yahudi göçmenler açmak için terör eylemleri yapan siyonist askeri birlikler) arasındaki münakaşaya katıldı.
1949 yılı başında Rabin, Rodos Adası’nda yapılan Mısır'la ateşkes konuşmalarına İsrail'i temsil eden grubun bir üyesi olarak katıldı. Bu müzakerelerin sonucu 1949 Ateşkes Anlaşmasıydı ve bu anlaşma, 1948 Arap-İsrail Savaşının resmi düşmanlıklarını sona erdirdi. Savaş sonundaki terhisten sonra, Rabin, Palmach’ın en kıdemli üyesiydi. 1964 yılında Rabin, Levi Eşkol tarafından, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin Kurmay Başkanlığına atandı. David Ben-Gurion’un ardından Başbakan olan Levi Eşkol, fazla askeri tecrübeye sahip olmadığından, Rabin hareket özgürlüğüne sahipti.
Rabin’in komutasında ISK; 1967 yılında, Mısır, Ürdün ve Suriye’ye karşı, Altı Gün Savaşı'nda zafer kazandı. Eski Şehirden sonra Kudüs de, ISK tarafından ele geçirildi. İlerki dönemde Rabin, sinir bozukluğu nedeniyle zor günler geçirdiği oldu. Bu kısa süren zor dönemden sonra ISK'daki görevinin başına döndü.
ISK’dan emekliliğinden sonra Rabin, 1968 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde elçi oldu ve beş yıl bu görevi sürdürdü. Bu dönemde, ABD İsrail’in temel silah sağlayıcısı oldu ve Rabin, F-4 Phantom jeti ambargosunu kaldırmayı başardı. 1973 Yom-Kipur Savaşı esnasında herhangi resmi bir görevde bulunmazken, 1973 seçimlerinde işgal altındaki sözde İsrail parlamentosu Knesset’e girdi ve 1974 yılında, Golda Meir’in kısa süren hükûmeti altında Çalışma Bakanı oldu.
1974 yılında, Golda Meir’in istifasından sonra, Rabin, Şimon Peres’i yenerek, Parti Başkanı seçildi. Rabin, 3 Temmuz 1974’te Golda Meir’den sonra Başbakan oldu. Hükümet; içinde Ratz, Özgür Liberaller, Kalkınma ve Gelişme Partisi, Bedevi ve Arapları temsil eden listenin içinde bulunduğu bir Koalisyon Hükümetiydi. Bu Koalisyon Hükümeti, içinde dini partilerin olmadığı bir birleşimdi ve birkaç ay devam etti. Milli Dindar Parti, Koalisyon'a 30 Ekim 1974’te katıldı ve Ratz, 6 Kasım'da Koalisyon'u terk etti.
Dış politikada, Rabin döneminin başındaki en büyük gelişmelerden biri, 1 Eylül 1975 yılında, İsrail ve Mısır arasında imzalanan anlaşmaydı. Anlaşmaya göre, İki ülke arasındaki ve Orta Doğu’daki savaş, askeri güçlerle değil, barışçıl yollarla çözülecekti. Bu anlaşma, 1979 yılında Mısır ile imzalanan barış anlaşması için atılan önemli adımlardan biriydi.
Entebbe Operasyonu, Rabin’in ilk döneminde gerçekleşen en dramatik olaylardan biriydi. Rabin’in girişimiyle; İSK, gizli bir harekat gerçekleştirdi. Filistin Özgürlük Cephesi’nin Wadie Haddad grubu tarafından kaçırılan ve Uganda’ya götürülmüş olan uçağa operasyon yapıldı. Rabin, Agudat İsrail tarafından, getirilen güvenoyu yoklamasından sonra, Hükûmeti bozdu ve Mayıs 1977’de gerçekleşmek üzere yeni seçim kararı aldı.
Mart 1977’deki Rabin ve ABD Başkanı Jimmy Carter görüşmesinden sonra Rabin, ABD’nin İsrail’in korunabilir sınırlar fikrini savunduğunu açıkladı ve bunun üzerine Jimmy Carter bir açıklama yayınladı. Bunun üzerine ABD ve İsrail arasındaki ilişkilerde bozulma yaşandı ve bu bozulma İşçi Partisi'nin 1977’de kaybetmesinin nedenlerinden biri oldu. Aynı zamanda bu dönemde Rabin’in eşi Leah’nin, ABD’de bir bankada dolar hesabı olduğu ortaya çıktı. İsrail para birimi düzenlemelerine göre, vatandaşların başka bir ülkede, başka para birimlerini kullanarak hesap açmaları yasaktı. Bunun üzerine Rabin, Parti Başkanlığı ve Başbakanlığı seçimlerinden çekildi.
İstifasından ve İşçi Partisi’nin seçimlerde yenilgisinden sonra, Likud Partisi’nden Menachem Begin, 1977 yılında Başbakan seçildi. 1984 yılına kadar Rabin, Knesset’in bir üyesi olarak Dış ilişkiler ve Savunma Komitesi'nde görev aldı. 1984 yılından 1990 yılına kadar, Milli Birlik Hükümetleri'nde Savunma Bakanı olarak görev aldı. Rabin göreve geldiğinde, ordu hala Lübnan’ın iç kısımlarındaydı. Rabin, birliklerin güvenli alana çekilmeleri emrini verdi. Güney Lübnan Ordusu, bu dönemde güvenli alanda aktifti.
İşgal altındaki Filistin'de ilk intifada hareketi ortaya çıktığında Rabin, sert kararlar alarak gösterileri durdurmayı istedi. göstericilere karşı; güç, dövme ve hatta işkence ve kemiklerin kırılmasına varan yöntemler kullanmaya izin verdi. “Kemik kıran” Rabin ismi uluslararası imajı oldu. Demir Yumruk politikasının işlememesi, Filistin'de direniş ve intifadanın artması, işgalci İsrail’in uluslararası imajının zedelenmesi ve ABD’nin Filistin Özgürlük Örgütü’nü Filistinlilerin temsilcisi olarak tanıması, Rabin’in FKÖ ile sert müzakerelere son vermesi için zorladı.1990 yılından, 1992’ye kadar, Rabin Knesset’te üye olarak görev aldı ve Dış İlişkiler ve Savunma Komitesinde görev aldı.
1992 yılında Rabin, Şimon Peres’i yenerek İşçi Partisi'nin başına geldi. Liderinin popülerliğinden dolayı, parti açık bir zaferle Likud’un önüne geçti. Rabin, ilk olarak İşçi Partisi'nin liderliğini yaptığı Hükümeti kurdu. Solcu bir parti olan Meretz, bu koalisyonu destekledi.
Oslo Anlaşmalarının imzalanmasında Rabin, öncü bir rol oynadı. Bu anlaşmalara göre, Filistin Milli Otoritesine Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da kısmi kontrol gücü verdi. Anlaşmanın imzalanmasından önce, FKÖ Başkanı Yaser Arafat, Rabin'e bir mektup göndererek, şiddete karşı olduğunu ve İsrail’i tanıdığını iletti ve aynı gün (9 Eylül 1993) Rabin, Arafat’a bir mektup göndererek, FKÖ’yü resmen tanıdı.
Oslo Anlaşmasından sonra, İsrail’de birçok protesto gerçekleşti. Bu protestolara Rabin’in cevabı yok saymak oldu. Rabin, “Protestocular kendi etraflarında pervane gibi dönmeye devam edebilirler” dedi. Rabin, Oslo Anlaşmaları'nın izinden gitmeye devam etti ve Arap desteğiyle sağladığı Knesset’teki çoğunlukta bu duruşun devamını destekledi. Yaser Arafat’la arasında geçen tarihi el sıkışmadan sonra, Rabin, “Siz Filistinlilere karşı savaşan bizler, bugün sesinizi açıkça duyduk, kan ve gözyaşları yeter, yeter!" dedi
Oslo Anlaşmalarındaki başarılarından dolayı Rabin, 1994 Nobel Barış Ödülü’nü Yaser Arafat ve Şimon Peres ile aldı. Anlaşma, İsrail toplumunu ikiye böldü. Bazıları Rabin’i bir kahraman olarak görürken, bazıları da, İsrail topraklarını veren hain olarak gördü.
4 Kasım 1995 akşamı Rabin, aşırı sağcı bir ultra-Ortodoks olan Yigal Amir tarafından öldürüldü. Sebebi Oslo Anlaşmasıydı.
Rabin, Tel Aviv’deki İsrail Kralları Meydanı’nda, Oslo Anlaşmasına destek almak amaçlı geniş bir toplu gösteriye katılmıştı. Toplantı bittiğinde, şehir merkezinden arabasına doğru yürüyen Rabin'e, Yigal Amir yarı-otomatik tabancayla 3 el ateş etti. İki kurşun Rabin’e isabet etti. Rabin, en yakın hastaneye götürüldü ve ameliyat masasında can verdi. Amir, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Acil bir kabine toplantısının ardından aşırı siyonist düşünceleri ile bilinen Şimon Peres, İsrail Başbakanlığına atandı.