Bu durum büyük ölçüde Lübnan'ın dünyadaki başka hiçbir ülkeye benzemeyen paralel bir silahlı devlete sahip olacağı fikrini onaylayıp meşrulaştıran uluslararası toplum tarafından yaratıldı.
“Bu süpermarketlerde alışveriş yapabilmek için Hizbullah tarafından verilen bir karta sahip olmanız gerekiyor" dedi. Hizbullah yetkilisi, Lübnan hakkında yakın tarihli bir France24 raporunda yer almamasını istedi.
Bir yetkili Fransa 24’e verdiği demeçte, birkaç paragraf sonra yetkili, “ihtiyacı olan herkes dini bağlılıklarından bağımsız olarak ve Hizbullah destekçisi olmasalar bile bizimle alışveriş yapabilir” dedi.
Aynı zamanda siyasi bir kanadı olan ve Lübnan'ı kontrol etmek ve bölgedeki bir operasyon üssü olarak kullanmak isteyen silahlı bir direniş grubu olan Hizbullah, şimdi paralel ekonomisi için yeni gerçekler yaratıyor. Lübnan ekonomisi durgunlaştıkça, Hizbullah ülkeyi giderek daha fazla sindirerek gelişmeye çalıştı. Bu sindirimden, paramiliter olmayan silahlı grup tarafından kontrol edilen yeni bir süpermarket zinciri geliştirdi.
Raporda, “Suriye, Irak ve İran ürünlerini parti tarafından verilen bir kartla erişilebilen indirimli fiyatlarla” satıyor.
Bu Hizbullah'ın pazarlarında alışveriş yapan Lübnanlıların İran etkisi altındaki diğer ülkelerden satın alabileceği anlamına geliyor. Kısacası, Hizbullah şimdi Lübnan adında bir ülkeye sahip ve Hizbullah ve İran'ın kar edebilmesi için İran ürünlerine dış kaynak kullanıyor. Lübnan düşerse büyük Hizbullah olur.
Bu durum, Lübnan'ın dünyadaki başka hiçbir ülkeye benzemeyen paralel bir silahlı devlete sahip olacağı fikrini damgalayan uluslararası toplum tarafından büyük ölçüde yaratıldı veya en azından tolere edildi. Başka hiçbir ülkede, ordu dışında silahlı direniş güçlerinden oluşan-destekleyen parlamento üyeleri yoktur. Sadece ABD yardımı ve Batı cömertliğini alan Lübnan'da böyle bir durum var.
Hizbullah bir zamanlar Siyonist rejim İsrail'e “direnmek” görevi olduğunu iddia ederek (!) gelişen daha küçük bir mezhep hareketiydi. İşgalci rejim İsrail ayrıldığında Güney Lübnan'a etki etti ve İsrail’e karşı kullandığı silahlarını teslim etmedi, ancak diğer silahlı milisler 1989'da Taif anlaşması tarafından terhis edildi. Hizbullah'ın İsrail'e saldırarak Lübnan'a getirdiği 2006 savaşından sonra, Daire inşa etmek için yeniden yapılanma fonları üzerindeki gücünü kullanarak önemi arttı.
Hizbullah, Cihad El-Bina ve Waad projesi, kendi iletişim ağı, TV istasyonları ve radyo iletişim ağları gibi paralel inşaat ve kalkınma kuruluşları yarattı. Ülkenin bazı bölgelerinde sağlık, eğitim, refah ve finansman konusunda yardımcı oldu. Bu konuda daha fazla bilgi Casey Addis ve Christopher Blanchard tarafından Hizbullah'ın arka plan üzerinde Kongre araştırma servisi 2010 raporunda bulunabilir.
Hizbullah, Lübnan'ın bazı bölgelerine içme suyu sağlamak gibi projeler bile üstlendi ve bunun Siyonist rejim İsrail'e karşı “direnişin” bir parçası olduğunu söyledi. Kısacası, hükümetin hükümet sorumluluklarının bir kısmı Hizbullah'a dış kaynak sağlamasına neden oldu ve daha sonra da ülke üzerinde güçlü bir hakimiyet sağladı. Hükümeti atlamak için kendi fiber optik iletişim ağını bile kullandı. Herhangi bir girişimde devralmayı durdurmak için Hizbullah şiddetli bir şekilde itirazda bulundu. Hizbullah, ülkeyi yıkmak isteyenlere karşı da direnerek 2008'de hükümetteki muhalefetin ülkedeki askeri iletişim ağını çökertmeye çalışmasına müsaade etmedi. Hizbullah’ın 2005 yılında Lübnan Başbakanı Refik Hariri suikastine karıştığı iddia edilse de bunlar hiçbir zaman ispat edilemedi. (iddiacılar yalan beyanlarda bulunduğu daha sonra mahkeme tarafından ortaya çıkarıldı.)
Şimdi Hizbullah da meyve ve sebze istiyor. France24, bunun “finansal kriz ve gıda kıtlığı nedeniyle zor durumda kalan bir ülkede hoş bir girişim" olduğunu söylüyor. Ancak eleştirmenler, güçlü Şii-dindar bir hareketin zayıf bir durumda olan hükümet nedeniyle halka hizmet sunarak sadakati kazanma ve paralel bir ekonomiyi de denetleme yönündeki bir başka altertatif oluşturduğunu söylüyor.”
Hizbullah, yeni süpermarketler açarak ülkenin ekonomik başarısızlıklarını ve gıda kıtlığını ortadan kaldırmaya çalışıyor. France24, ”Lübnan'daki yiyecekler sadece pahalı ve fahiş fiyat artışı değil, çoğu zaman bulmak bile imkansız " dedi. Şimdi al-Saccad Süpermarketleri halka daha ucuz ürünler sunuyor, ancak özel bir karta ihtiyacınız var ve çok fazla para kazanmadığınızı kanıtlamanız gerekiyor.
Hizbullah yetkilisi France24 'e verdiği demeçte, ”ihtiyacı olan herkes dini-milliyeti sorulmaksızın ve Hizbullah’a sempati duymasalar bile bizimle alışveriş yapabilir." dedi.
Raporda Hizbullah'ın sınır kaçakçılığı yapmak ile Suriye ve Irak'ı kullanarak rafları stok mallar ile doldurmakla suçlandığı belirtiliyor.
Hizbullah'ın pazarından alışveriş yapmak istiyorsanız nasıl çalışır? Başvurabileceğiniz rapora göre, Hizbullah parti üye kartı veriliyor. İnsanlar görünüşe göre France24'ten makale için isimlerini değiştirmelerini istiyorlar, anlaşılıyor ki çok korkuyorlar. Röportaj yapılan kişiler, "Mağazalar büyük depolara benziyor ve her zaman tamamen stoklanmış durumda. Süt, pirinç, şeker ve bitkisel yağları indirimli fiyatlarla satın alabildim” diyor.
Diğer İslamcı gruplar ise yiyecekleri silah olarak kullandılar. Türkiye yanlısı gruplar, Suriye’deki terör ve çatışmalar sırasında Kilis yakınlarındaki depolara gıda stoklayacak ve yerinden edilmiş (mülteci) insanlara dağıtacaklardı. Sadece destekçilerine dağıtıp dağıtmadıkları belli değil. Gıda, 1990'larda ve diğer çatışmalarda Somali'de bir çatışmalarda bir silah olarak kullanıldı.
Rapora göre El-Saccad kartı, bir kişinin pirinç, şeker, yemeklik yağ ve diğer bazı temel ürünleri alabileceği anlamına geliyor. Bir öğretmene el-Saccad kartı vermeyi köyündeki bazı Hizbullah üyeleri tarafından teklif edildi ve bu kartla sağlık hizmeti de alınabiliyor.” Eleştirmenler, bunun Lübnan'da devlet yapısının artık var olmadığını gösterdiğine bir delil olarak gösteriyor.
Ancak Hizbullah şu anda sadece Şii bölgelerinde istikrarı koruyor mu yoksa yiyecekleri silah olarak kullanıyor mu?
France 24’e bir kişi “ABD tarafından yumurtadan çıkan bir komplo kurbanı olarak görülüyor Hizbullah ve diz çöktürmek isteniyor.” dedi. “İran, Suriye veya Irak üzerinden kendi tedarik kanallarını güvence altına alarak halkının aç kalmamasını sağlamaya çalışan bir halk hareketi.”
Bu, İran'ın Irak ekonomisini bağımlı kılmas, Irak'ın bir kısmını hakimiyeti altına alması ve silahlı gruplar aracılığıyla da rehin tutması kadar İran'a fayda sağlıyor gibi görünüyor. İran, Yemen'de de aynı şeyi yapıyor. Ülkeyi çatlatıyor, paralel bir silahlı direniş hareketi ile paralel devlet yaratıyor ve daha sonra toplumsal hizmetler için bu paralel devlet meşrulaştırılarak, gerçek kurumlar (!) aşındırıyor.
Batılı hükümetler, bunun Lübnan'daki Hizbullah'ı dengeleyeceğini savunarak devlet kurumlarını destekleme ve bu konuda çalışma eğilimindeler. Fakat aslında bu hareket, Hizbullah'ı güçlendirme ve zayıflamış devletin gevşemesini sağlayarak meşrulaştırmanın etkisine sahipken, Hizbullah giderek “eski devletin” kalıntılarının yanında yeni, daha güçlü bir “Hizbullah devleti” yaratmaktadır.
/The Jarusalem Post’tan İsrailpost için Abdullah Yiğit tarafından tercüme ve edit edilmiştir.