İsrail Hayom yazarı İslam ülkelerinin “Abraham Anlaşması”na duyduğu ilgiyi, Pakistan’ın neden ilgi duymadığını yazdı: İsraillilerin çoğu Pakistan hakkında pek bir şey bilmiyor. Genel olarak, imajı, diğerlerinin yanı sıra, 2008'te Hindistan'daki Yahudi hedeflerine saldıran İslamcı teröristlerle ilişkilidir. İran ile son zamanlarda artan bir yakınlaşma var…
Arap rejimleri İsrail ile normalleşmek için sıraya girerken, Pakistan bu normalleşme kararını “Filistin davasına ihanet” olarak yorumluyor. Özelikle son zamanlarda İran ile Pakistan arasında gözle görülür bir yakınlaşma olduğunu belirten kaynaklar, Pakistan’ın İsrail politikasında İran’ı izlediği yönünde görüşler öne çıkıyor.
İsrail Hayom yazarı Prof. Efraim Inbar, Pakistan’ın İsrail ile normalleşmemesinin arkasındaki sebepleri şu şekilde değerlendiriyor: “İç kısıtlamalar, Filistin'e destek ve İran ile artan bağlar muhtemelen Pakistan ve İsrail'i ayrı tutmaya devam edecektir.”
Abraham anlaşmaları İsrail ile BAE ve Bahreyn arasında barış getirdi, Sudan ve Fas da İsrail ile tam diplomatik ilişkiler geliştirmeye başladı.
İsrail yanında duran Müslüman ülkeler doğru bir adım atarken, diğer ülkelere de bir şans kapısını aralamış oldu. Yakınlaşma konusunda İran kadar olmasa da, İsrail’le normalleşmeyi doğru bulmayan Pakistan var.
İslamabad'ın dış politika yönelimi nedeniyle yakın zamanda Pakistan-İsrail barışı gibi bir olasılık görülmüyor.
Pakistan'da İsrail'e bir “yakınlaşma” ile ilgili kamuoyunun pek ilgisini çekmiyor. ilişkilerin normalleşmesini savunmak artık tabu değil. 2003'te Pakistan lideri General Pervez Müşerref, İsrail ile ilişkileri normalleştirmek istediğini açık bir şekilde dile getirdi.
Eylül 2005'te Pakistan Dışişleri Bakanı Kurşid Kasiri, İsrailli mevkidaşı Silvan Şalom ile İstanbul'da bir araya geldi. Nadir bir toplantı olsa da, iki ülke arasındaki ilişkileri çözemedi.
İki ülkenin liderleri arasında başka gizli toplantılar yapıldı. Pakistan'ın İsrail'e açılması gerektiği konusunda gazeteciler ve hatta dini liderle kamuoyuyla temasa geçti.
Bunu tam tersi de oldu, özelikle siyasette ağırlığı olan İslami çevreler İsrail ile yakınlaşmaya karşı muhalefet ettiler.
Dahası, Pakistan'da anti-Semitik inançlar yaygındır. 2019’da bir ankete göre, Pakistanlıların %74'ü Yahudilere yönelik olumsuz görüşlere sahip.
Son zamanlarda, Başbakan İmran Khan, İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmak için ABD'nin ve ismini vermediği (Suudi Arabistan olduğuna inanılan) baskılarına direnmeyi bile itiraf etti.
Bununla birlikte, Pakistanlı siyasi seçkinlerin Mısır, Ürdün ve Körfez ülkelerini Filistin meselesini İsrail ile bağlantı kurmanın potansiyel faydalarından ayırarak taklit edip edemeyeceği belirsizliğini koruyor. Pakistanlı siyasi seçkinlerin daha pragmatik unsurlarının popüler duygulara karşı hareket etme yeteneğidir.
Pakistan'ın İsrail'e karşı düşmanlığı Pakistan için gerçek bir avantaj değildir. Arap devletleri Keşmir konusunda Pakistan'ı hiç desteklemedi. İsrail'i boykot ederek Pakistan, Tarım, telekomünikasyon, su yönetimi, sağlık hizmetleri ve yüksek teknolojide çok ihtiyaç duyulan İsrail uzmanlığını kaybediyor.
İsrail ile bir ilişki, Pakistan'ın Çin ve İslamcı teröristlerle işbirliği konusunda giderek daha fazla şüphe altında olduğu Washington'da da kapı açabilir.
Pakistan, İsrail'in Narendra Modi'nin Hindistan ve İsrail arasında "stratejik bir ortaklık" olarak adlandırdığı şeyden vazgeçeceği yanılsaması altında olmamalıdır. Hindistan-İsrail bağı, stratejik koordinasyon, terörle mücadele, askeri teknolojinin transferi, silahların ortak üretimi ve silah satışını içerir.
Dahası, Hindistan çeşitli İsrail ürünleri ve hizmetleri için büyük ve kazançlı bir pazardır. Hindistan aynı zamanda realpolitik açıdan Batı komşusundan çok daha önemi olan ve yükselen küresel bir güçtür.
Son olarak, İsrail için Hindistan'ın ekonomik ve stratejik ağırlığına alternatif Çin'dir. Çin'in İsrail ile olan etkileşimleri, Amerika'nın askeri veya çift kullanımlı teknolojinin küresel rakibine devredilmesiyle ilgili endişeleri nedeniyle ekonomik alanla kesinlikle sınırlıdır.
Pakistan'da İsrail ile ilişkiler hakkında tekrarlanan tartışmalar sadece dar İsrail dış politika topluluğu tarafından ilgi ile takip edilmektedir. İsraillilerin çoğu Pakistan hakkında pek bir şey bilmiyor. Genel olarak, imajı, diğerlerinin yanı sıra, 2008'de Hindistan'daki Yahudi hedeflerine saldıran İslamcı teröristlerle ilişkilidir.
Usame Bin Ladin'in Pakistan'a sığındığı gerçeği bu imajı güçlendirdi
Buna rağmen İsrail, prensip olarak Pakistan gibi önemli bir Müslüman devletin herhangi bir yaklaşımını memnuniyetle karşılayacaktır. İsrail her zaman uluslararası tanınırlığını ve meşruiyetini genişletmeyi amaçlamaktadır.
Aslında, İbrahim anlaşmaları İsrail'de coşkuyla karşılandı, çünkü İbrahim'in adı yetiyor, çünkü hepimizin atası. Ancak İsrail'e dini meşruiyet kazandırdı.
İsrail, Kafkasya ve Orta Asya'daki Müslüman devletlerle olan iyi ilişkilerine de değer veriyor. İsrailliler, Müslüman devletlerin Filistin meselesindeki ilerlemeyle ilgili anlaşmazlıkları İsrail ile ikili ilişkiler kurma kararlarıyla ilişkilendirmemelerini bekliyor.
Ne yazık ki, uluslararası politika İsrail-Pakistan ilişkilerinde kısa vadeli bir iyileşme için iyi bir şey ifade etmiyor. Pakistan, İsrail'i yok etmek isteyen İran'la yakınlaşıyor.
Pakistan, Suudi Arabistan'ın Müslüman dünyasındaki liderliğine soyunmasına da karşı çıkıyor. Çünkü Riyad yönetiminin Abraham anlaşmasıyla İsrail’e hizmet ettiğini düşünüyor.
Dahası, Pakistan'ın Çin ile olan bağlantıları, nükleer yayılımdaki rolü ve İslamcı aşırılık yanlılarına yönelik belirsiz duruşu, elbette İsrail'in en önemli müttefiki olan Washington da Pakistan'ı sevmiyor.
Washington'un hoşnutsuzluğuna karşı Pakistan, uluslararası bir kara para aklama ve terörle mücadele kararlarına da uymadı. Kısacası, Pakistan'ın mevcut dış politikası onu İsrail için çekici olmayan bir ortak haline getiriyor.
Pakistan'daki iç gerçekler ve Pakistan'ın dış politika yönelimi göz önüne alındığında, Kudüs ile İslamabad arasındaki ilişkilerde bir gelişme-ilerleme konusundaki söylemler sürüyor. Ancak bu nereye varılacağı kestirilmeyen bir ayrıntı…
Prof.Efraim Inbar, Kudüs strateji ve Güvenlik Enstitüsü başkanıdır.
Kaynak:İsrail Hayom
Tercüme ve yorum: Yahya Westani