Reuven "Ruvi" Rivlin 9 Eylül 1939 İsrailli avukat, siyasetçi ve 24 Temmuz 2014'ten bu yana İsrail Cumhurbaşkanı.
Reuven Rivlin, Filistin işgal ve İngiliz Mandası altındayken Rivlin ailesinin bir üyesi olarak dünyaya geldi. Vilna Gaon’un öğrencilerinin neslindendir. Rachel Rivlin ve Kur’an ın ilk İbranice baskısını yazan ve İsrail’in üçüncü Başkanı olmaya aday olmuş olan Yosef Yoel Rivlin’in oğludur. Rivlin ailesi 1809 yılından itibaren Kudüs’te yaşamaktadır.
Rivlin, Kudüs İbrani Üniversitesi’nde hukuk okumuş ve avukat olarak çalışmıştır. Nechama Rivlin ile evil olup 4 çocuğa sahiptir.Rivlin, 1960’ların sonlarından itibaren vejetaryen olarak beslenmektedir.
Rivlin siyasi kariyerine ilk olarak sözde İsrail parlamentosu olan Knesset’e 1988 yılında seçildi ve 1988-1993 yılları arasında Likud Partisi’nin kurul başkanlığını yaptı. Koltuğunu 1992 seçimlerinde kaybetti ama bir sonraki 1996 seçimlerinde Knesset’e döndü. 1999 yılında tekrar seçilmesinden sonra 2001 yılında İletişim Bakanlığına atandı ve Şubat 2001’e kadar bu görevi sürdürdü. Bir sonraki 2003 seçimlerinde Knesset Meclis Başkanı oldu. Meclis Başkanı olduğu dönemde, görevinin tarafsızlık geleneğini bozmakla eleştirildi. Ariel Şaron’un Gazze’den çekilme planının en büyük eleştiricilerindendi ve halk önünde, Yüksek Mahkeme’nin yasaları yasadışı olarak deklare edebilme yetkisi ile ilgili, Başhakim Aharon Barak ile yüzleşti.
Rivlin 2006 ve 2009 yıllarında tekrar seçildi. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimine Likud adayı olarak girdi. Birinci oylama sonucu Kadima adayı Şimon Peres’in açık ara destekle ikinci bir şeçimi yeneceğini gördüğünde seçimden çekildi. 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde, ikinci turda Meir Sheetrit’e karşı kazanarak Cumhurbaşkanı oldu.
Sade bir törenle göreve gelen Rivlin, yedi yıl boyunca görevde kalacak. “Katı bir aşırı sağcı” olarak tanımlanan 74 yaşındaki Rivlin’in işgalci rejimin sözde başbakanı Binyamin Netanyahu’nun sağcı Likud partisinin üyesi ve meclis eski başkanı olduğu biliniyor.
AFP’nin haberine göre, Rivlin, Ürdün Nehri (Şeria Nehri) ile Akdeniz arasında kalan bölgeyi kapsayan bir İsrail (Nil'den Fırat'a...) hayaline sahip olduğunu gizlemiyor. 10’uncu Cumhurbaşkanı, bağımsız bir Filistin Devleti’ne karşı olduğunu da dile getiriyor. Ancak, meclis başkanı olduğu dönemde Rivlin, sol görüşlülerden ve İsrail rejimi otoritesi altında yaşayan Arap azınlıklarından da oy alabilmiş.
‘Büyük İsrail’in Cumhurbaşkanı’
İşgalci İsrail rejiminde yayınlanan Siyonist ve Yahudi Haaretz Gazetesi’nden Ari Shavit, yemin töreninin ardından yazdığı yazıda, “Rivlin, İsrail Devleti’nin cumhurbaşkanı değil, ‘Büyük İsrail’in cumhurbaşkanı olacak. Cumhurbaşkanlığı görevini, Batı Şeria’daki yerleşim projesini ve tek devlet hayalini tamamlamak için kullanacak” ifadelerini kullanarak onun nasıl bir işgalci ve güvenlik politikası izleyeceğini belirtmiş oldu.
Bir dönem askerî istihbarat görevlisi olduğu da bilinen Rivlin, 2010’da söylediği “İsrail ve Batı Şeria’yı iki devletli çözüm için bölmektense Filistinlileri İsrail vatandaşları olarak kabul etmeyi tercih ederim” sözleri hatırlatılıyor.
Rivlin, işgalci İsrail askeri kuvvetlerinin terör ve işgal amaçlı yaptığı 2005’teki operasyon sonrasında Gazze’den çekilmesine de karşı çıkan bir isim olarak öne çıkıyor.
Haaretz’in, hakkında, “Ariel Sharon ve Netanyahu gibi güçlü başbakanlara karşı bile düşüncelerinin bağımsızlığını korumayı başardı ki bu cumhurbaşkanlığı için önemli bir meziyettir” ifadelerini kullandığı Rivlin, Afrikalı yasadışı göçmenleri “kanser” olarak tanımlayan ve aynı partiden olduğu bir milletvekilini çok sert sözlerle eleştirdi.
Netanyahu istemedi
Rivlin, Peres’in koltuğuna aday olduğunda Başbakan Netanyahu’nun Rivlin’den başka bir aday bulmak için çabaladığı basına yansıdı. AFP’ye göre, Rivlin’e alternatif bir aday bulamayan Netanyahu, ancak o zaman yeni cumhurbaşkanına destek olmaya başladı.
Görüşleri ve Duruşu/Azınlık haklarıyla ilgili görüşleri
İsrail-Filistin savaşıyla ilgili milliyetçi duruşu öne çıksa da, Rivlin, azınlık haklarını destekleyen biridir. Knesset meclis başkanlığı döneminde, Arap-İsrail şehri Umm El-Fahm’ı ziyaret etmesi aşırı Siyonist Yahudiler tarafından devlete karşı olmak ve Filistin yanlısı olmakla adlandırılmıştır
Rivlin, 2010’da, insani yardım amaçlı Gazze'ye doğru yola çıkan ve Uluslar arası sularda bulunan ve 10 Türkiye vatandaşının terör timleri tarafından şehit edildiği Mavi Marmara baskını esnasında gemide bulunan Arap asıllı İsrail vatandaşı Hanin Zuabi’nin dokunulmazlığının kaldırılmasının tartışıldığı görüşmelere ise karşı çıktı. Birçok sağcı milletvekilinin aksine Rivlin, Yahudi ve Araplar arasında bir işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu da belirtmekten çekinmiyor.
Birçok Knesset üyesi Zoabi’nin Knresset’ten men edilmesini ve devletin çıkarlarına karşı olan bu hareketinden dolayı cezalandırılmasını beklerken, diğer üyeler, seçilmiş bir üyenin diğer politikacılar tarafından men edilmesinin demokrasiye ters düşeceği kanısındaydı. Rivlin’in bu hareketi birçok Knesset üyesi ve İsrail’in sağcıları tarafından kınandı.
Aynı yıl, hükümet tarafından maaşları ödenen 40 din adamı Yahudi İsraillilere, Yahudi olmayanlara ev kiralamamaları için çağrıda bulundu. Rivlin bu çağrıyı protesto ederek, “bana göre bu çağrı, Yahudi halkını utanç duruma düşürmektedir. Eğer Dünya’nın başka yerinde böyle bir şey Yahudilere karşı yapılsaydı, İsrail’de büyük yakarmalar ortaya çıkar ve Anti-Semitizm e karşılık bir olma çağrılarında bulunurduk” dedi. İsrail topraklarında gözaltında bulunan Afrikalı mültecilerin durumu sorulduğunda, Rivlin, “Bir demokrat ve Yahudi olarak, insanların toplanıp kapatıldıkları toplama kamplarıyla ilgili sıkıntılarım var” diyen Rivlin, milyonlarca Filistinlinin Gazze'de kuşatma ve Kudüs'te de utanç duvarıyla çevrilmesine ve yaşam haklarının kısıtlanmasına hiçbir zaman değinmedi.
Azınlık haklarına olan hassaslığına rağmen, Rivlin kadın hakları konusunda her zaman destekçi olmamıştır. Örneğin, 2000 yılında kadınların dua örtüsü giymelerini yasaklayan ve giydiklerinde yedi yıl hapisle cezalandırılmalarını öngören yasayı desteklemiştir. Yasa Knesset’ten geçmedi fakat, bu desteği kendisi ve Amerikan-İsrailli kuzeni Lilly Rivlin’le arasını açtı.
Filistin'in işgali ve çatışmalar ile ilgili görüşleri
Rivlin’in, iki devlet çözümüne güçlü bir şekilde karşı olduğu bilinir. O tek devlet seçeneğinin bir versiyonunu desteklemiştir ve Batı Şeria’daki hukuksuz ve işgalci Yahudi yerleşim birimlerine açıkça destek vermektedir .
29 Nisan 2010 tarihinde iki devlet çözümüyle ilgili, “Filistinlileri İsrail vatandaşı olarak kabul etmeyi, İsrail ve Batı Şeria’yı ikiye bölmeye tercih ederim.” açıklamasında bulunmuştu. Bu görüş hem İsrail radikal solunun hem de İsrail radikal sağının görüşünü yansıtmaktadır.
Günümüz İsrail ve Filistin sınırlarına ve durumlara bakıldığında oldukça destek te görmüş olan bu görüş cumhurbaşkanlığı görevini üstlendikten sonra, Rivlin, Filistinli hakla ve İslamla savaşmadıklarını, sadece katledici terörizmle savaştıkları iddiasında bulunmuş ve İsrail rejiminin işgallerini meşrulaştırmakla kalmayarak, Batı Şeria’nın Tel Aviv kadar İsrail’in bir parçası olduğunu belirtmiş ve buralarında işgalini savunmuştur. Ayrıca en azından uluslararası hukuk ve kurumların önerdiği iki devlet çözüme bile karşı çıkarak siyonist-yYahudi tek devlet düşüncesine sahiptir.
Yahudilik üzerine düşünceleri
Laik olmasına rağmen, Ortodoks olmayan Yahudilik hareketlerini eleştiren birisidir. 1989 yılında Rivlin, reformist Yahudileri “puta tapanlar” olarak adlandırdı ve 2007 yılında ise reformist Ravları unvanlarıyla anmayı reddetti. Cumhurbaşkanı olmadan önce, Reformist Yahudiliğe eşit statü vermeye karşı çıktı.
2014 yılında bir Knesset görüşmeleri esnasında, “Ortodoksluk dışı din değiştirmelere kabul olursa, Yahudilik dinsel bir statüden çok toplumsal bir statü olur” dedi. Bu görüşünü Knesset’teki 2006 konuşmalarından birinde de şu şekilde vermişti, “hiçbir tereddütüm olmadan duruşumu daima belirtmişimdir. Bizleri biz yapan Yahudilik Kanunları (Halaha) 3800 yıldır bize yol göstermiştir. Buna alternatif hiçbir şey yoktur.”