Bu gün ekonomi, Siyonistlerin destekçisi dünya gücüne dönüşmüştür. İşgalci Siyonist rejim, güçlü bir ekonomide, farklı yöntemlerle, gelişmiş ülkelerin imkânlarını kullanmakta, gelişmiş ülkelerin dünya ülkeleriyle yarış eder duruma getirmektedir. Siyonistler ekonomik gücü, kendi hedeflerine ulaşmak amacıyla sihirli bir değnek haline getirmektedir.
Kendi kendine yardım fonları
Yahudi yerleşmeciler ve göçmenlerinin hizmetinde Siyonist yatırımlar
BM’in Balfour bildirisi ekseninde Filistin’in bölünmesinden önce, Siyonistlerin uluslararası ölçü ve tanımlara uygun bir ülkeleri yoktu. Doğal olarak, hiç bir ekonomik sistem ve belirli bir ekonomik yapı konusunda ortada yoktu. Fakat o dönemde, dünya genelindeki Yahudilere yardım fonları, halk yardım kuruluşları ve yardım dernekleri gibi Yahudilerin Filistin’e göçlerini, göç edenlerin de yerleşmesine destek sağlayacak çalışmalarda bulunuyorlardı.( Siyonistlerin ilk kongresinde, Siyonistlerin vatanı olarak Filistin dillendiriliyordu)
Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen, halk yardımları ve yardım fonları Siyonistler için önemli bir ekonomik yapı olarak varlığını sürdürüyor. Müslümanların terörist olduğuna dair propagandalar, Müslümanların desteklenmesini önlemek amacıyla yapılan çalışmalar, Filistinlilere yardımların önlenmesi amacıyla her yola da başvuruyorlar.
Ulusal Yahudi fonu ((Keren Kajemeth Leisrael)
Yahudi Ulusal fonu kurulması önerisi matematikçi ve haham olan Herman Shapyra tarafından 1884 yılında ortaya atıldı. Öneri, 1897 yılında düzenlenen ilk uluslararası 1. Siyonizm kongresine katılanlara sunuldu. Öneriye göre, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Suriye, Lübnan ve Filistin gibi yerlerde toprak satın alan Yahudilere imkân hazırlanması için destek verilecekti. Siyonistler, bu toprakların ilelebet Yahudilerin olduğunu belirtiyorlar ve satışı, kiraya vermenin dışında bu toprakların tasarrufu ve müdahalesi caiz değildir inancını ileri sürüyorlardı.
İsrail parlamentosu Knesset, 1954 yılında ekonomik fonların faaliyetlerine dair yasayı gözden geçirdi. Yasada yaptığı değişiklikle, fonların, Siyonist yasaların hâkim olduğu topraklarda faaliyet yapılmasını öngörerek, fonların sorumluluklarını, “toprak alımını”, “toprak alımlarına göçmenlerin teşvik edilmesini, İsrail’deki Siyonistlerin eğitim işleri için gerekli imkânların hazırlanması ve onlara istihdam alanı oluşturulması” gibi değişiklilere gitti.
Golden Mair, 1948’de Amerika’da yaptığı görüşmelerde, Amerika’daki Yahudilerden oldukça değerli yardımlar topladı
|
50 milyon dolar
|
1967 sonrası Menahen Begin, Amerikalı Yahudilerle görüşmüş ve yardım toplamıştı
|
1.5 milyar dolar
|
Birleşik Yahudi Ulusal fonu yada (Keren Hayesod)
Bu fon Siyonist kongresinden sonra 1920’de Londra’da kuruldu. Kuruluş hedefi, Filistin’de toprak edinmektir. Bunun için Filistin’e göçleri teşvik etmek amacıyla, göçmenlerin zaruri ihtiyaçlarının temin edilmesi, onlara yerleşme ve barınma ve iş imkânlarının hazırlanmasını amaçlıyordu.
Fon, bir yardım kuruluşundan ziyade, her Yahudinin yıllık vergi vermesiyle oluşturulmuştu. Fonun oluşmasından sonra Siyonist ajansların ihtiyaçlarını temin eden ana kuruluşuna ve vergi toplayan merkeze dönüşmüştü. Fon, yüzlerce tarım kuruluşlarının oluşmasına da katkı sağlamıştır. Hatta Siyonist rejim için başta İsrail Hava Yolları olmak üzere birçok büyük kuruluşuna ortak olmuştur. Diğer fonlara göre, bu kuruluşun topladığı paralar hiç bir şekilde diğerleriyle mukayese edilemez düzeydedir. Gönüllü yapılan yardımların yanı sıra, batılı hükümetlerin dış yardımlarının milyarlarca dolar düzeylerindedir. Toplanan bu hesapsız yardımlar, masum ve silahsız Filistinlilerin öldürülmesine yol açmaktadır. Ayrıca, Arap ve Müslümanları terörist göstermek amacıyla da yoğun bir propagandanın bütçesini oluşturuyor. Toplanan bu yardımlar, Müslümanların İslam dünyasında yaptıkları yardımların engellenmesi için de harcanıyor. Hala da, dünya genelinde Yahudilere yardım fonları aktif olarak çalışmaktadır.
Tarım
Kibbutzlar (kominal tarım çiftlikleri)
Siyonist rejimin kurulmasından önce Siyonistlerin tarım alanına yoğunlaşmışlardı. Bunun için İbranice olan ortak yerleşim alanı anlamına gelen Kibbutz kelimesi kullanılmıştır. Kibbutz, küçük bir tarım kooperatif demek daha uygundur. En fazla 150 kişinin ortak yaşadığı bir alan. İlk Kibbutz’lar sınır boylarında kuruldu. Buralar hem Siyonistler için sağlam birer savunma alanı oluşturuyordu.
Kibbutz’larda kalan Yahudilerin, bir ayakkabı ve küçük bir yere sereceği örtüden başka bir şeyleri yoktu. Yemek ve elbiseler ortaklaşa kullanılıyordu. Kibbutz’ların Arap-İsrail savaşlarında da önemli rol üstlenmişlerdir. Sosyalist bir yapından esinlenerek kurulan Kibbutz’lara sosyalist gençleri teşvik için de hala uygun bir yapıdır. Kibbutz’lar ayrıca, İsrail’e ait bir kurumsal yapı oluştururken, Araplara ait arazileri zorla gasp eden çete yapılanmasıdır. Gerçekte, silahlı çete ve terörist yapıda olan Kibbutzlarda Siyonist liderler çıkmıştır.
Kibbutz’ların tarım faaliyetlerini gözden geçirmesi
Filistin topraklarının Siyonistler tarafından işgal edilmesinden sonra, Siyonistler, Kibbutz’ların ekonomik olmadığı görüşüne vardı. Kibbutz’ların yaklaşık % 26’sı başarılı bir çalışması yoktu. Memnun verici bir faaliyetleri yoktu. Ayrıca, gerek su ve gerekse giderleri, ihtiyaçları karşılamayacak düzeyde bir kazanç sağlıyordu. Hükümet, çiftçilerin ürünlerini beklenilmeyen rakamlarla satın alıyor, yerine hem yeni göçmenler için yerleşim birimleri ve hem de fabrika inşa ediyordu.
Tarım, Siyonist ekonomide denge
Siyonist ekonomide genel olarak tarım önemli bir yere sahip. Siyonist rejimde 1950’de tarımda yıllık gelir % 11 düzeyinde iken, 1999’a gelindiğinde bu rakamda sadece % 2 düzeylerinde bir düşüş görülmüştür. Genel ihracattaki yeri ise % 3.6 düzeyindedir. İsraillilerin çiftçilerin geçen yıllarda Filistinlilerin intifadasından dolayı ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Tarım ürünleri içerisinde meyve ve sebzeler, pamuk gibi ürünler önemli yer ediniyor.
AB’nin gümrük muafiyeti
AB’nin, Siyonist rejimin tarım ürünleri özellikle de Ürdün nehrinin batı yakasındaki Siyonist yerleşim bölgelerinde üretilen ürünlere gümrük muafiyeti uygulamaktadır. Binaenaleyh, ihraç edilen tarım ürünlerinde, ürünün üretildiği yer, İsrail malı ya da Tel-Aviv malı olduğunun belirtilmesi halinde ürünler gümrük muafiyetine tabi olmaktadırlar.
Arapların suları yağmalanıyor
Tarım’da su önemli bir yere sahip. Siyonist rejim de uzun süredir, Arap ülkelerinin sularını, özellikle Gazze şeridi ve Ürdün nehrinin batı yakasındaki su kaynaklarındaki suları yağmalamaktadır. Bu yağmalarla büyük projeler gerçekleştirdi. Ayrıca, Golan tepelerinde bulunan Tebreye gölünde, Yarmuk nehrinin suları kontrol altına almıştır. Şimdi Araplarla Siyonistler arasında su sorunu ciddi bir krize dönüşmüştür. Siyonist rejim sürekli saldırılarla bu krizi daha bir içinde çıkılmaz duruma getirmektedir.
Sanayi
Siyonistlerden birçoğu bulundukları yerlerde, kibbutz’larda tarım konusunda başarısız olunca, işlerini değiştirerek sanayi alanlarına kaymışlardır. Filistin’e göç etmiş Yahudilere yeni yerleşim yerleri ve yerleşimlerle birlikte yeni hizmetlere ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Siyonist rejim bu alanda gözle görülecek atılımlar attı. Hızlı bir çalışma yürüttü. Özellikle 1990 ila 1996 yıllarında Siyonist rejimin sanayideki gelirindeki gayri safi milli hasılası % 51.3 düzeyine çıkmıştı. İstatistiklerde, yaklaşık 500 bin İsraillinin sanayi alanında çalıştığını göstermektedir.
Askeri sanayi
Askeri sanayi Siyonist rejimin sanayisinde önemli bir yer tutar. Siyonist rejimin, işgal topraklarını genişlemesinde dikkat çeken bir öneme sahip olan askeri sanayinde ciddi bir iş gücüde vardır. Bazı istatistiklerde 120 bin kişinin bu alanda çalıştığı belirtilir. Amerika, Rusya, Çin ve Rusya’dan sonra dünya genelinde silah ihraç eden ülkeler sıralamasında beşinci sırada yer alan Siyonist rejim silah ve askeri malzeme ihracatı 2010 yılında 7.3 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Elektronik savaş malzemeleri, dinleme cihazları gibi ürünlerde Siyonist rejimin ihracat ettiği mallar arasında.
Fakat bütün bu gelişmiş askeri sanayiye rağmen Hizbullah ve Hamas gibi direniş grupları Siyonist rejimin silah gücünün inanç gücü karşısında yetersiz olduğunu defalarca göstermiştir. Savunma sistemlerinin yetersizliği, tank ve filoların imha edilmesi, casus cihazlarının etkisiz hale getirilmesi gibi durumların Siyonist rejimin askeri ve istihbarat cihazlarının yetersizlikleri ortaya konulmuştur. Siyonistler ellerindeki gelişmişi silah ve istihbarat cihazlarıyla Müslümanlara korku ve panik havası estirmek istemişse de Müslümanlarda iman gücünün olması halinde bu gelişmiş savaş ve istihbarat cihazlarının hiçbir etkisinin olmayacağı, bu gelişmiş silahların savaşın güvencesi olamayacağı görülmüştür. Aslında, dünya ve İslam tarihinde bu de defalarca görülmüştür. Bir diğer nokta da, Siyonist rejimin elinde var olduğu söylenen askeri sanayinin gerçekte, ABD, İngiltere, Çin ve Avrupa ülkelerinin ürettiği silahların birer montajı, onlarla yapılan işbirliği sonucu geliştirilmiş ürünler olduğu da bilinmektedir.
Siyonist rejimin dünya silah üretiminde 5.dir.
|
2010 yılındaki Siyonist rejimin silah ihracatı
|
7.3 milyar dolardır
|
İsrail’de yedek parça üretimi ve fabrikalar
ABD ve batılı ülkelerin çok boyutlu destekleriyle sanayide büyük ilerlemeler sağladı. Siyonist rejime bağlı şirketler dünyanın muhtelif noktalarında büyük sanayi projelerini ele geçirmeye çalışmaktadır.
Elmas sanayi
Siyonist rejim, dünyanın en büyük elmas ihracatçısıdır. Filistin topraklarında elmas madeni olmamasına rağmen, Siyonistler Afrika’daki elmas madeni sahibelerine baskılar yaparak, bir dizi oyunlar oynayarak ham elması ucuz yolla temin etmekte daha sonra bir dizi işlemlerden geçirerek işlenmiş elması dünyaya ihraç etmektedir. İşgal altındaki Filistin topraklarından yıllık yaklaşık 1 milyar dolarlık bir elmas ithalatı yapılırken, işlemden geçirildikten sonra 6 milyar dolar düzeyinde de bir ihracat gerçekleştirilir.
Yahudiler, dünyanın en eski tüccarlarıdır. Bu yolla dünyaya hâkim olmak istemektedirler. Yahudiler, dünyaya hâkim olmanın yolunun, elmas ve altın ticareti üzerinden olacağını görmüşlerdi. Bundan dolayı da, dünya’da büyük çabalar göstermişler, bu çabaları da dünya genelinde meşhur olmuştur. Dünyanın muhtelif bölgelerindeki belli başlı elmas ve altın ticaretini yapanların da Yahudi olduğu artık bilinen bir gerçektir.
İsrail’in elmas ihracatı
|
İsrail’in elmas ithalatı
|
6 milyar dolar
|
1 milyar dolar
|
İsrail’de ithalat-ihracat
İsrail ham petrol, hububat, ham madde, askeri teçhizatlar ithal ediyor. Elmas, elektronik (askeri) teçhizatlar, petrol kimya ürünleri, tarım ürünleri (yaş sebze meyve) yedek parça ihraç ediyor. İsrail’e mal satan ülkelerin başında ABD, Belçika, Almanya, Çin gelmektedir. ABD, Belçika, Hong Kong ise İsrail malı alan ülkelerin başında geliyor.
Turizm
İşgal altındaki Filistin’de (İsrail) turizm
Siyonist rejim ekonomisinde turizm önemli ayaklardan birini oluşturuyor. Milli gelir sıralamasında turizm % 6.4 düzeyinde olmasa da Siyonist rejimin, işgal altındaki topraklarda bulunan yerleşimciler üzerinden doğrudan propaganda yapıyor. Filistin toprakları üzerindeki doğal güzellikler tarihi yerler ve şehirlerin turizm açısından onlara yeni bir istihdam alanı ve yeni bir propaganda kapısı oluşturuyor. Turizm alanında diğer başka ülkeler, İsrail’in turizm sektöründe da aktif çalışıyor ve İsrail ekonomisinin hassas temelini oluşturan güvenlik konusunda da etki yapacak adımlarda atabiliyorlar. Bugün Filistinlilerin intifadası, şahadet operasyonları İsrail’in turizm sektörüne zarar verdiği görülse de bunu da kendi siyasi propagandası için kullanmaktadır. İşgal altındaki Filistin toprakları adeta açık hava müzesi... Tarihi dokusu, üzerinde yaşanan medeniyetlerin geçmişi dikkate alındığında bu zenginlik çok rahat görülecektir.
İşgal altındaki Filistin topraklarına ABD, Rusya, Almanya, Fransa ve İngiltere’den daha çok turist geliyor. İsrail aslında, sağlık turizmin merkezine dönüştü. 2006 yılında yaklaşık 15 bin yabancının sağlık ve tedavi amaçlı işgal altındaki Filistin topraklarına giriş yaptığı ve bunun da işgal rejimine 40 milyon dolar gelir demek olduğu belirtilmektedir. Bunun birçok nedeni var. Bazı batılı ülkelere oranla ekonomik olması, özel tedavi yöntemlerinin bulunması, organ naklinin (organ kaçakçılığının serbestçe yapılıyor olması) bulunması gibi nedenlerden dolayı batılı birçok kişi buraya gidiyor.
İşgal rejimi İsrail, fuhuş ve kumar merkezidir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra doğu bloğundan kadınların özellikle Yahudi kadınların yoğun bir şekilde işgal altındaki Filistin topraklarına göç etmeleri, bu kadınların fuhşa sürüklenmesi yollarını da araladı. Kendi bulundukları ülkelerde ekonomik sıkıntı çeken doğu bloğu ülke vatandaşı kadınlar, ekonomik vaatlerle, fuhşa sürüklenmekte, fuhşun yaygınlaştırılmasına da yol açmamıştır. İsrail polisi de, Filistinlileri bastırmak ve Filistinlilerin mücadele ruhunu kırmak amacıyla doğu bloğu ülkelerinden gelen bu kadınların zafiyetlerini kullanmakta ve teşvik etmektedir.
Önemli şehirler ve seyahat edilen bölgeler
Filistin’in tarihi yapısı itibariyle, bölgede tarihi ve gözde eserlerin bulunması kadar doğal bir durum olamaz. Kudüs bütün ilahi dinlerin merkezi ve kutsal mekânlarının bulunduğu şehirdir. Bu yüzden de, dünya genelinde buraya ciddi bir turizm akışı olmaktadır. Beyt-ul Lehm, Hz. İsa’nın doğum yeri olmasından ve burada Hz.İsa’nın doğum yeri olarak görülen “Doğuş kilisesi”, el Halil şehrinde, Hz.İbrahim’e ait eserlerin başında hz.İbrahim cami, Nasre şehri, Bahr-el Meyt’de Taba şehri yada Ürdün nehrinin batı yakasındaki şehirlerde sayılmayacak kadar tarihi öneme sahip yerler, mekanlar ve eserler turizmin cazibe merkezleridir.
İsrail Hava Yolları (El Al)
İsrail’de en büyük hava yolu şirketi “el al”dır. 1948 yılının sonlarında kurulan İsrail Hava Yolları (el al) şirketi Amerikan uçak firması Boing üretimi olan 30 uçakla ciddi bir filosu vardır. Bir devlet kuruluşu olarak kurulmuş olmasına rağmen 2003 yılında özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
İşgal altındaki Filistin topraklarında turist sayısı
İsrail’de turizm sektörü, güvenlikle orantılı olarak seyir etmektedir. 90’lı yıllarda Siyonist rejimin turizm alanında en iyi dönem olmuştur. 1999 yılında turist sayısı 2.416.800’ya ulaşmıştır. İşgal rejimine karşı Filistin halkının intifadasının başlaması, Siyonist rejim elebaşlarından Arial Şaron’un Müslümanların kutsal mekânlarına çirkin saldırısıyla başlayan yeni dalga intifada gibi nedenlerden dolayı 2002 yılında turist sayısı ciddi bir düşüş göstermiş ve 862.000’a kadar inmiştir. Bu dönemde, 3.8 milyar dolar olan turizm geliri, 2000 yılında1.2 milyara doğru düşüş göstermiştir.
2000 yılında, Arial Şaron tarafından Kutsal mekanlara yapılan çirkin saldırı öncesi turist sayısı
|
2000 yılı sonrası turist sayısı
|
Siyonist rejimin 2000 yılında kutsal mekanlara saldırması ve intifadanen başlamasıyla turizm sektöründeki zararı
|
2.5 milyon kişi
|
862 bin
|
2.6 milyar dolar
|
Dış yardımlar
Filistin’de Yahudiler için bir vatan düşüncesi, başta ABD ve İngiltere gibi büyük devletlerin desteği olmaksızın gerçekleşmesi mümkün değildir. Siyonistler, bu yöndeki programlarını hayata geçirmek amacıyla sürekli olarak ABD ve İngiltere’den yardımlar almaktadır. Bu mali veya lojistik destek şeklinde sürmektedir.
Siyonistler için ABD yardım ve bağışları
Siyonist rejime Amerika’nın yaptığı yıllık yardımların 2.5 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam geri ödemeksizin yapılan yardımlardır. Bazı kaynaklar Siyonist rejime 2003 yılına kadar yapılan yardımların 97.6 milyar dolara ulaştığını belirtiyor.
ABD’nin İsrail’e yaptığı yardımların 1949’da 100 milyon’la başlamıştır. Siyonist rejimin şekillenmesindeki tek yardımlar ABD yardımları olmamıştır. ABD’nin yanı sıra, Fransa ve İngiltere de ciddi yardımlarda bulunmuşlardır. O dönemlerde, Fransa’nın ciddi teknolojik ve askeri yardımları göz ardı edilemez. Zira Fransa’nın bölgedeki çıkarları doğrultusunda İsrail’e yapılan yardımlar oldukça karlı olarak görülmüştür. ABD yardımları ise Arap ve İsrail savaşlarından sonra artış göstermiştir. Zira; Amerikalıların bir çoğu İsrail’e saldırılacağını düşünmüş ve ABD’deki Yahudi lobisinin de etkisiyle israil’e yardımlar hız kazanmıştır. 2010 yılında ABD başkanı Barack Obama, Kongrenin İsrail’e 2 milyar 577 milyon dolar tutarındaki İsrail’e yardım tasarısını onaylamıştır. Ayrıca, Amerika’nın İsrail’e yaptığı askeri yardımlar ise dünya orduları arasında en karmaşık yapısını oluşturur( 2009 yılındaki Amerika kongresinin raporunda)
Burada Amerika’nın Siyonist rejime yaptığı mali yardımlardan bazılarını zikretmek istiyoruz. Elbette ki yıllık yardımların dışında yapılan yardımlardır
- Holukast’ta kurtulanlar için 6.5 milyon dolar yardım
- 3.3 milyon dolar ise 1973 yılı ekim savaşında acil yardım
- 1980’de 4.9 milyar dolar kredi veya yardım bunun 3 milyar doları bağış
- 10 milyar dolar 600 bin Etyopya göçmelerinin yerleşimi için güvence yardımı
Siyonist rejim bütçesi ve dış yardımlar
Dış yardım ve bağışlar genel olarak ABD ve Almanya’da sağlanıyor. 1983 yılındaki İsrail gelirinin yaklaşık % 25’ini oluşturmaktadır. Siyonist rejimin ekonomisi (yeni teknoloji ve kalkınma sürecinde) sanayi önemli bir yere sahip. Milli safi gayrı hâsılası bir kaç keç artış göstermiş ve bu 2000 yılında dış yardımların % 4’ünü oluşturmuştur.
2003 yılına kadar İsrail’e yapılan ABD yardımı
|
97.6 milyar dolar
|
ABD’nin Siyonist rejime yıllık yardımı
|
2.5 milyar dolar
|
Alman yardımları ve tazminatlar
Siyonistler, Hitlerin başkanlığındaki Nazilerin Holukust olayında öldürülen Yahudilerin sayısının yaklaşık 6 milyon olduğunu ileri sürer. Siyonistler bu iddiaları doğrultusunda Almanya’da 66 milyar dolar tazminat talep etmişler ve bu tazminatla holukust kurbanlarının acılarının dineceğini ileri sürmüşlerdir.
Not: Aydın Altay'ın Nil ile Fırat Efsanesi adlı kitaptan yararlanmıştır