Karabağ konusunda Türkiye’de maalesef milliyetçi muhafazakar ve ırkçı bakış açıları ağır bastığından olayın seyriyle alakalı gerçeklerden uzak kaldık ve İran’ın Karabağ konusunda verdiği mücadele ve fedakarlıktan daha çok Siyonizm’in propagandası neticesinde bihaber kaldık.
Türkiye halkının Karabağ’a duyarlılığı Müslüman kimliğinden ziyade Türk milliyetçiliği nazarıyla oluşmuştur hep. Netice’de Karabağ Azerbaycan toprağıdır ve Azeri halkı Türkiye halkının gözünde dost kardeş ve aynı milletten kabul edilmiş ve tarih boyunca sempati toplamıştır. Ancak bu halka olan sevgi ve muhabbetimiz hak adalet ve başkalarına karşı muamelelerde kayırma noktasına geldiği zaman işte bizi orada durduran şey inancımız, imanımız ve fıkhımızdır. Bir millete olan muhabbet ve yakınlık bu şekilde abartıldığında başka milletlere zarar veriyorsa o zaman İslam buna dur der. İnancını referans alan bir Müslüman bu noktadan sonra ivmesini adaletten yana kaydırır ve hassasiyet gösterir. Ancak tarih boyunca Irkçılığa Milliyetçilik maskesi giydirerek Müslümanların bu temel inanışını saptırıldı ve Müslümanlar zamanla kavimlerini dinlerinden üstün tutmaya ve buna da yine dini kılıflar uydurmaya başladılar.
Bu gün Karabağ’ı değerlendirenlerin büyük bir kısmı bu noktadır ve kavmiyetçilik gözlerini örtmüş ve gerçeklere duyarlılıklarını yok etmiştir.
İşte bu konuda en çok hakkı yenilen ülke ise İran’dır.
Daha önce Karabağ konusunda defalarca yazı yazdım . Bu gün Facebook profilimde bu eski yazılarımı tekrar paylaştım isteyen tekrar okuyabilir. Özetle bu yazılarımda Karabağ savaşında İran’ın Azerbaycan’dan daha çok mücadele verdiğini ve bunun bilerek çarpıtıldığını ve sanki Karabağ’ın işgal edilmesi İran’ın suçuymuş gibi lanse edilmeye çalışıldığını ve netice itibarı ile geçen sene meydana gelen ikinci Karabağ savaşı sırasında İran’ın Ermenistan’a yardım ettiği silah sevkiyatı yaptığı gibi bir takım tezvirata dayalı haberlerin uydurulmasında da İsrail’in planları olduğu amacın İran’ı bu durumda kötü göstererek daha sonra bu bölgede İran aleyhi oluşumların ortamının hazırlandığını ve siyo-emperyalizmin İran’ı kendi coğrafyası içinde yeniden boğmaya çalışacağı Azerbaycan sınırını tekfirci terörizmin ve İran karşıtı silahlı güçlerin operasyon merkezi haline getirmenin tek amaç olduğunu anlatmaya çalıştım.
Burada tekrar iddia ediyorum ki Karabağ konusunda İran Azerbaycan’dan daha samimidir ve daha çok mücadele etmişti. Daha fazlasını da söyleyeyim İran’ın Karabağ için verdiği şehit askerleri Azerbaycan’ın şehit olan askerlerinden daha fazladır. Hodri meydan aksini ispat edebilen varsa.. Evet daha öncede söylediğim gibi biz şehitlerimizin fazlalığı ile öğünürüz. Bazılarının yaptığı gibi düşman kellesi sayarak üstün olduğumuzu şerefli olduğumuzu, haklı olduğumuzu zannedenlerden değiliz. Ama Aliyev gibi faşist liderler bunu üstünlük meselesi gördüler ve düşman kellelerinin(miğferler) önünde sırıtarak poz verdiler.
Karabağ meselesi Kafkas bölgesinin lokal sorunu iken oraya İsrail’in getirilmesi ve İran sınırında bir üst kurmaya kalkışması ile artık radikal bir boyut kazanmış ve bu savaşın Azerbaycan ve Ermenistan’dan ibaret taraflarını değiştirmiş İsrail nazarında Siyonizm’in ve destekçisi küresel emperyalizmin taraf olmasına ve asıl hedefin İran olması hasebiyle de dünya Müslümanlarını ve direniş ülkelerini de otomatik olarak Karabağ savaşının hem manevi hem de fiziki siyasi taraftarları yapmıştır. Bu gün oluşan bu fiili durum yeterince tahlil edildiğinde geçen sene aniden patlak veren Karabağ savaşının asıl hedefin ne olduğu çok aşikar belli olmaktadır. Peki neden asıl hedef olan İran’ın sınırında emperyalizmin yeni baskı ve saldırı hatlarını oluşturmak fikrine Karabağ savaşı zemin oluşturuldu dersiniz? Aslında bu da çok açıktır. Abd nazarında küresel güçler Irak, Suriye ve Afganistan’da toplamda 40 yıldır verdikleri mücadele sonucunda İran’a karşı işledikleri yıldırma politikasında başarısız oldukları ve zaman ile güçlenen direniş karşısında son Afganistan çekilmesi ile bilinen yöntemler ile bir başarı elde edemeyeceklerini anladılar. Öyle ya iki Körfez savaşı Irak’ta tertiplendi. İki veya üç kere işgal ve savaş Afganistan’da verildi. Suriye'de 12 sene boyunca İran’a karşı savaşıldı. Yemen, Bahreyn Filistin, Lübnan nerede cephe açtılarsa İran’ın yönetimi ve cansiperane savaşan askerleri ve canlarını veren şehitleri sayesinde bütün bu coğrafyalarda yenilgiye uğradılar. Türkiye’de bile 12 Eylül darbesi, 28 Şubat post modern darbesi. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi İran’a karşı yapılmış girişimler değil miydi? Bütün bunlar Allah’ın izni ve direniş ülkelerinin kahraman halkları tarafından bertaraf edildi. Hemen hemen hepsinde İran devletinin ve antiemperyalist ümmetçi yönetimin katkıları inkar edilemez.
İşte bu yüzden Karabağ savaşı bu önemli unsur göze alınarak tertiplendi ve çok önceden İran aleyhtarı kampanyalar başlatılarak İran’ın Karabağ için yaptığı tüm fedakarlıklar ve verdiği şehitlere ilişkin gerçekler saptırıldı yok edildi. Yeni yalan haberler üretilerek Karabağ’ın işgalinin ve 30 yıldır Ermenilerin elinde bulunmasının suçlusu sanki İran’mış gibi lanse edildi. Bunu yapmanın en etkin yolu ırkçılık, milliyetçilik yöntemlerini kullanarak üretilecek hamasette gerçeklerin izini yok etmenin daha etkili olduğunu düşünmelerindendir.
Bunun için gazeteler tv’ler kullanıldı. Bir Azeri tv si tuttu geçen sene eski bir video paylaştı. Bu videoda yanan askeri kamyonlar vardı. Bir anda sosyal medyada bu görüntüler İran’ın Ermenistan’a gönderdiği silah yüklü askeri kamyonlar olduğu ve İran Azerilerinin bunları durdurarak yaktıkları yalanı sanki bir gerçekmiş gibi paylaşılıp yaygara yapılmaya başlandı. Ama bu televizyon yöneticisini arayarak hesap soran yine bir Azeri vatandaşının yaptığı kayıt asla medyada yer almadı. O kayıtta o tv yetkilisi bunu yanlışlıkla yaptıklarını gelen uyarılar neticesinde haberi sitelerinden kaldırdıklarını itiraf etti. Peki tekzip niye yayınlamıyorsunuz diye gelen soruyu da cevapsız bırakarak telefonu kapatıyordu. Daha sonra İran Ermenistan sınır kapısından geçen askeri kamyonlara ilişkin görüntüler yayınlandı ve işte "İran Ermenistan’a askeri kamyonlar yolluyor" diye yeni bir yaygara başlatıldı. Daha sonra Türkiye televizyonlarından gidip o sınır kapısındaki görevlilerle röportaj yapan bir hanım spikerin çektiği görüntülerde ise o gösterilen kapının arkasında bir bekleme alanı olduğu ve kamyonların gönderilmeyerek orada alıkonulduğuna ilişkin görüntüler asla televizyonlarda ve sosyal medyada yayınlanıp paylaşılmadı.
Sonra bu Azeri toplumun uleması geçinen başında sarığı ile çıkıp Allah’ın ayetlerini Resülullahın hadislerini ve İslam’ın temel görüşlerini hiçe sayarak “Türkün Türkten başka dostu yoktur” “Aşk olsun Aliyev sen ne güzel liderlik yapıyorsun” diye hutbeden fitne içeren sözler sarf eden ve kendi inancının mensubu alimleri zindanlarında hapsedip dinin gereği olan başörtüsünü yasaklayan ve halkının tüm değerlerini çalıp tüm dünyada servet yapmış ve İslam ile mektep ile hiçbir alakası olmayan faşist bir tağutu sırf kendi milletinden dite övmüştü. Bunu yaparken acaba peygamber (s.a.a)’nin; “Kim kâfir olan dokuz atasını, onlarla izzet ve şeref kazanmak düşüncesiyle sayarsa, cehennemde onların onuncusu olur.” (Ahmed bin Hanbel, 5/128) bu hadisinin muhatabı olmaktan korkmadı mı acaba?
Üstünlük ancak takvadadır diyen bir dine karşılık Ermeni askerlerinin kelleleri (miğferleri) önünde gururla poz veren ve o askerleri öldüren kendi güç ve silahlarını değil de İsrail’in Heronlarını okşayarak sırıtan adam hangi milletin zaferine seviniyor dersiniz? Azerbaycan’ın mı İsrail’in mi?
Tekrar söylüyorum bu gün Karabağ savaşı hepimiz için bir imtihan vesilesidir. Karabağ savaşı turnusol kağıdı gibi olacak Müslümanlar için?
Acaba Müslüman mıyız yoksa Milliyetçi mi? Acaba Azeriliğin Türklüğün üstün olduğunu mu savunacağız yoksa İslam’ın takva emrinin mi? Acaba siyo-emperyalist küresel güçlerden mi yanayız yoksa antiemperyalist direniş hattı İslam ümmetinden mi? Muhammedi Sünni mi olacağız Amerikan Sünnisi mi? Ali Şiası olup velayetten yana mıyız yoksa Küfe ehli harici olup hakim ülkelerin yürüttüğü vekalet savaşından mı? Velayet-I Fakih taraftarı mı olacağız İngiliz Şiisi mi? Halkların özgürlüğünden yana mıyız yoksa küresel hegemonya sultasından yana mıyız?
Önce gönüllerinizdeki Karabağ savaşını kazanın derim. Çünkü siyasi sınırları olan vatan parçası kalpleriniz, zihniyetiniz ve akaidinizdeki tanışıklığı, kardeşliği, ümmetçiliği, birlikteliği, vahdeti oluşturmadan hiçbir şey ifade etmeyen toprak parçasından ibarettir.
Ne zamanki kalplerinizi temizler ırkçılıktan, milliyetçilikten arınır da İslam’ın sizden istediği nazardan Karabağ meselesine bakarsanız orada İslam adına kazanılan hiçbir şeyin olmadığı bilakis İran üzerinden tüm Müslümanların parçalanıp yok edilmek istendiğini, İslam coğrafyalarının tar-u mar edilmek istendiğini, Müslümanların namuslarına halel getirilmeye çalışıldığı ve İslam’ın devrimci, Hüseyni kimliğinin yok edilerek küfrün hakim kılınmak için hazırlıklar yapıldığını ve bunun için en çok kullanılan şeyin her zamanki gibi ırkçılık, mezhepçilik, ulusçuluk ve coğrafi kimliklerin olduğunu çok iyi görebilir ve doğru bir şekilde Karabağ meselesine müdahil olabilirsiniz.